Geri kazanımı mümkün olmayan iki değerli varlık zaman ve toprak. Ne yazık ki her ikisini de sorumsuzca harcıyoruz.Birincisinin düşmanı kültür erozyonu ikincisinin düşmanı ise su ve rüzgar erozyonu.Ama sorumlusu biz insanlarız.
Her iki değerin kıymeti ise yokluğunda belli olur.Halbuki her ikisine de öyle çok ihtiyacımız var ki. İhtiyarlar ah bir genç olsam demiyor mu; çiftçilerimiz keşke bir dönüm daha toprağım olsaydı yada zamanında biz topraklardan şu kadar ürün alıyordum ama nerde şimdi diyenlerin sayısı az mı?
örneğin Tarlasına su sırası bekleyen çiftçinin saati geldiği halde açmayan bekçi zamanını , Bugün git yarın gel diyen personel vatandaşın zamanı çalmıyor mu?
Okulda öğrenci gürültü yaparak öğretmenin zamanını çalar.öğretmen gereksiz lakırdılarla –ya da cep telefonuyla konuşarak-öğrencinin zamanını çalar.
Resmi açılış ve törenlerde protokol geç gelerek oradaki vatandaşların zamanını çalar.Konuşmacı boş laflarla izleyenlerin zamanını çalar.
Randevuya geç kalan bekleyenin,molada otobüsü bekleten diğer yolcuların,Yolu işgal edenin diğer sürücülerin,işine geç kalan memur işi olan vatandaşın,namazın vakti geldiği halde konuşmasını uzatan hoca cemaatin ,bankada sıra beklerken öne geçenler diğer müşterilerin hep zamanını çalarlar.
Bütün bunların sebebi eğitimsizlikten ve yeterli olgunluğa erişme kültüründen yoksun olduğumuzdan değil midir? Üstelik bu olaya sebep olanlar pişkin pişkin sırıtır saygı görürler özür dilemeyi beceremezler.
Halbuki yaşadığımız anın değerini bilip,zamanın ne kadar önemli olduğunu anlamak için illaki kendi başımıza bir felaketin mi gelmesini beklemeliyiz? Halbuki usta şair Necip Fazıl’ın bir şiirinde dediği gibi “Dün geçti, yarın var mı? Bugünü yaşa.Gençliğine güvenme ,ölenler hep ihtiyar mı?” bu günün kıymetini ve elimizdeki zamanın kıymetini çok iyi bilip değerlendirmeliyiz.
Üstelik başkalarının zamanını çalmak aslında kul hakkıdır.Sizin boş vaktiniz başkasının dolu vakti olabilir.Acelesi olan,hastası olan ,sınavı olan ne bileyim işi olanlar vardır.Saygı göstermek zamanı çalmamak gerekir.
Diğer taraftan 1 santimetrekare toprağın oluşması için en az 200-300 yıl gerekiyor.En temel ihtiyacımız olan ekmeğin oluşması için 40 cm derinlikte verimli toprağın oluşması için 20 bin yıl gerekiyor.Vaktimiz var mı o kadar beklemeye.O halde yitirilen toprakların geri kazanımı yaşanlar için mümkün değil.
Erozyon belası gerek su marifetiyle gerekse rüzgar marifetiyle ayaklarımız altındaki toprağı alıp götürüyor.Kimsenin sesi çıkmıyor. Yanlış tarım teknikleri,imara açma, şehirleşme,sanayileşme bahanesiyle verimli tarım topraklarımız yok ediliyor.
Biliyoruz ki toprak çok kıymetli doğal bir varlık.Hepimiz topraktan geldik nihayet toprağa gideceğiz.Toprak herkese lazım.Toprak varsa ekmek var,toprak varsa su var,aş var iş var kısacası toprak varsa hayat var biz varız.Ne yazık ki o toprakların bekçisi olan yeşil alanlar bir bir yok ediliyor.Toprağımıza sahip çıkamıyoruz.İnsanoğlu para denen tatlı belanın esiri olmuş gidiyorlar.Toprak kimin umurunda.Halbuki toprağın kıymetini en iyi tarım çalışanlarımız bilir.
Şimdi arkanıza yaslanın ve bir düşünün keşke zamanında şunu yapsaydım, şu zamanı şöyle değerlendirseydim dediğiniz olacak mı ? mutlaka vardır ve siz o günü geri getiremezsiniz. O nedenle bu günün kıymetini bilin ve bu günü dolu dolu yaşayın. Başkalarının zamanına da saygılı olun. Sizin boş vaktinizin başkasının iş vakti olabileceğini unutmayınız.
Bütün canlılara hayat veren havanın, suyun, yiyeceklerin kaynağı olan toprağın nasıl elde edildiğini.Vatan adı altında bayraklaştırdığımız kutsal toprakların düşmandan nasıl kurtarıldığını ,atalarımızın şehit ve gazilerimizin kanlarıyla canlarıyla nasıl kurtarıldığını düşünün.Bir daha o günlerin geri gelmemesi için elinizdeki topraklara sahip çıkın.Topraklarımız verimli kullanın.
Hz.Peygamberin bir hadisinde buyurdukları gibi “İhtiyarlık gelmeden gençliğin,hastalık gelmeden sağlığın ,fakirlik gelmeden bolluğun kıymetini biliniz” sözü her şey için hepimize ışık olmalı ve elimizdeki değerlerin kıymetini bilmeli ve sahip çıkmalıyız.özelikle zamanın ve toprağın.Kalın sağlıcakla….
Facebook'ta Yayınla>