TÜRKİYE’DE BİYOTEKNİK YÖNTEMLERİN GELİŞİMİ VE KULLANIMI

Dr. Cevdet KAPLAN

Uzm. Tevfik TURANLI

Uzm. M. Fatih TOLGA

Dr. F. Özlem ALTINDİŞLİ

Dr. Fatma ÖZSEMERCİ

Dr. Tülin KILIÇ

Uzm. Fatma IŞIK

Zirai Mücadele Araştırma İstasyonu Müdürlüğü-Bornova

Pestisitlerin bilinçsizce yaygın olarak ve aşırı dozda kullanımı insan ve çevre sağlığını tehdit etmekte, doğal dengeyi bozarak doğal düşmanlar ile diğer faydalıların ölümüne yol açmakta, ikinci derece öneme sahip zararlıların ana zararlı durumuna geçmesine neden olmakta ve ayrıca zararlılarda direnç ve ürünlerde kalıntı problemi gibi birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bütün bu olumsuzlukları nedeni ile son yıllarda kimyasal mücadeleye alternatif mücadele yöntemlerinin araştırılması ve kullanımı önem kazanmıştır. Entegre Mücadele Yöntemi kapsamında kullanılan bu alternatif veya modern mücadele yöntemlerinin başında Biyoteknik Mücadele Yöntemleri gelmektedir.

Farklı çevre koşullarında kolaylıkla kullanılabilen ve sadece kullanıldıkları zararlıya özgü bir etkinlik gösteren bu bileşiklerin yan etkilerinin olmaması dünyada biyoteknik mücadele yöntemlerinin dolaylı olarak veya doğrudan kullanımının yaygınlaşmasına büyük katkıda bulunmuştur. Kitabın bundan önceki bölümlerinde biyoteknik yöntemlerin dünyada böceklerle mücadelede dolaylı ve doğrudan kullanımına değinilmiş ve özellikle Türkiye’de etkili bulunarak pratiğe verilmiş olanlar hedef zararlıları ile birlikte ayrıntılı olarak 4. Bölüm’ de aktarılmıştır.

4.1. MEYVE ZARARLILARI İLE MÜCADELEDE BİYOTEKNİK YÖNTEMLER

Dünyada meyve zararlılarına karşı cezbedici ve tuzakların kullanılması 1920-1930’lu yıllarda başlamıştır. İlk çalışmalar Doğu meyve güvesine, karşı melas ve benzeri maddelerle yapımıştır. Daha sonra1950 ve 1960’lı yıllarda besin cezbedicilerinin yanı sıra sentetik eşeysel cezbediciler geliştirilmiştir. 1970’li yıllarda gelindiğinde yapışkan tuzaklar araştırılmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. 1980’den sonra ise kitle halinde tuzakla yakalama ve çiftleşmeyi engelleme tekniği birçok tarımsal zararlıya karşı denenmiş ve uygulamaya başlanmıştır.

Gelişmeyi engelleyici faktörler arasında üzerinde en çok çalışılmış olan konulardan biri de böceklerin üreme gücüne nasıl müdahale edilebileceğidir. Önceleri bu yaklaşım sadece fikir aşamasında kalmıştır. A.B.D.’ de yaşanan teknolojik gelişmeler sonucunda kısır böcek salma tekniği’nin tarımsal zararlılarla mücadelede kullanılabilecek düzeye gelmesi 1954 yılında olmuştur. İlk olarak sığırlarda çok hızlı yayılarak zarar yapan Sığır burgu kurdu’na karşı A.B.D.’ de 465 km2 büyüklüğündeki Curacao adasında bu teknik uygulanarak %100 başarılı sonuç alınmıştır. Zararlı 1958 – 1961 yılları arasında A.B.D.’ nin güneydoğu eyaletlerinde tamamen yok edilmiştir. Zararlı ile mücadele edilirken yapılan masraflar, zararlının verdiği ekonomik kayıpla karşılaştırıldığında yılda 20 milyon dolarlık kâr elde edildiği anlaşılmıştır. Daha sonraki yıllarda özellikle meyvesinekleri ve bazı meyve iç kurtlarına karşı kısır böcek salma yöntemi özellikle ada ve izole alanlarda dünyanın farklı yerlerinde başarılı bir şekilde uygulanmıştır (Zümreoğlu, 1983).

Türkiye’ de biyoteknik mücadele yöntemleri 1980’li yıllardan bu yana meyvelerde zarar yapan böceklere karşı tuzakların etkinlik denemeleri, tuzaklardaki yakalanma ile zarar oranı arasındaki ilişkinin saptanması, kitle halinde tuzakla yakalama yönteminin, gelişmeyi engelleyici preperatların ve çiftleşmeyi engelleme tekniğinin denenmesi ana başlıkları altında yürütülmüştür. Tuzakların böcek türlerini çekebilme kapasitesi konusunda yapılan denemeler sonucunda; Meyvesineklerine karşı feromon-besi-görsel, Elma gövdekurdu’na karşı feromon ve kısmen besi tuzakları; Elma yaprakbükeni’ne karşı besi tuzaklarının en etkili tuzaklar olduğu, diğer türlere karşı ise daha önce etkinliği saptanmış standart tuzakların kullanılabileceği saptanmıştır.

Daha sonraki çalışmalarda Akdeniz meyvesineği, Elma içkurdu, Kiraz sineği ve Zeytin sineği’ ne karşı kitle halinde tuzakla yakalama yönteminin kimyasal mücadeleye gerek kalmadan kullanılabileceği anlaşılmış ve teknik talimatlarda bu yönteme yer verilmiştir (Anonymous, 2008a; Anonymous, 2011b; Anonymous, 2011c; Anonymous 2011e). Ayrıca Ülkemizde Elma iç kurdu’na karşı geniş sahalarda çiftleşmeyi engelleme tekniği uygulanmaktadır (Anonymous 2011b). Kaysı bahçelerinde Şeftali güvesi’ ne karşı da çiftleşmeyi engelleme tekniği ile ilgili araştırmalar tamamlanmış ve uygulamaya verilmiştir. Şeftali bahçelerinde Doğu meyve güvesi’ ne karşı çiftleşmeyi engelleme tekniği ve meyve bahçelerinde Sarı ağaçkurdu’na karşı kitle halinde tuzakla yakalama yönteminin araştırma çalışmaları devam etmektedir. Çalışmalar tamamlandığında etkili bulunursa bu yöntem de pratiğe kazandırılacaktır.

4.1.1. Elma içkurdu

Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Ergin kelebek gri renkli, yaklaşık 10 mm uzunluğunda, her iki kanat ucunda üçgen şeklinde çikolata renginde leke bulunur (Şekil 46). Yumurta, başlangıçta süt beyazı renginde ve mumumsu görünümde, oval ve 1.0-1.2 mm çapındadır (Şekil 47). Yumurtadan yeni çıkan ilk dönem larvalar ortalama 1.0 mm, olgun larvalar ise 15-20 mm boyunda beyazımsı pembe görünümlüdür (Şekil 48). Pupa açık kahverengi, ortalama 10 mm boyundadır (Şekil 49).

Şekil 46. Elma içkurdu ergini. Şekil 47. Elma içkurdu yumurtası.

Şekil 48. Elma içkurdu larvası. Şekil 49. Elma içkurdu pupası.

Elma içkurdu kışı daha ziyade ağaç gövdesinin çatlamış kabukları arasında, kısmen de yere dökülmüş toprakta bulunan kalıntılar arasında, ambalaj ve depolama yerlerinde ördükleri kokonlar içerisinde olgun larva döneminde geçirir. İlkbaharda birinci dölün ergin çıkışları genellikle mayısta bazı yıllar nisan ortalarında başlar ve temmuz ortalarına kadar devam eder. Elma içkurdu genellikle yılda iki döl, bazı yer ve yıllarda ise üç döl verebilmektedir.

Larvalar, meyveleri delerek galeriler açmakta, etli kısmını ve çekirdek evini yiyerek (Şekil 50) pislikler bırakmaktadır (Şekil 51). Bütün bunların sonucu olarak meyvelerin dökülmesine, ağaçta kalabilen meyvelerin ise nitelik ve niceliklerinin bozulmasına ve dolayısıyla elmanın piyasadaki değerinin düşmesine neden olmaktadır.

Şekil 50. Elma içkurdu’nun meyvedeki zararı ve larvası.

Şekil 51. Elma içkurdu’nun galeri ağzına bıraktığı pislikler.

Zararlı olduğu bitkiler

Elma armut, ayva ve cevizde zararlı olmakta; bunların yanı sıra erik, kayısı ve şeftalide az oranda bulunabilmektedir.

Biyoteknik Mücadele

Elma içkurdu’na karşı biyoteknik mücadele yöntemi olarak kitle halinde tuzakla yakalama ve çiftleşmeyi engelleme tekniği uygulanabilmektedir (Anonymous, 2011b).

a) Kitle halinde tuzakla yakalama

Elma içkurdu’nun az sayıda olduğu bahçelerde daha başarılı olan bir mücadele yöntemidir. Etkili sıcaklık toplamları 1 Ocaktan itibaren 40-80 gün-derece’yi bulduğunda yani mart sonu-nisan başı gibi eşeysel çekici tuzaklar ağaçlara asılır ve hasat sonuna kadar bu yöntemin uygulanmasına devam edilir. Kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi bu zararlıya karşı her ağaca bir adet eşeysel çekici tuzak asılarak uygulanır.

Bu amaçla kullanılan “Pherocone” tuzaklar yerden 1.5-2.0 m yüksekliğe ve açık tarafı hâkim rüzgar yönüne gelecek şekilde ağaç başına bir adet asılır (Şekil 52). Tuzaklar haftada bir kontrol edilip toplanan kelebekler uzaklaştırılmalı, yapışkan tablalar gerektiğinde değiştirilmelidir. Eşeysel çekici tuzakların kapsülleri sıcaklığa bağlı olarak 4-6 haftada bir yenilenmelidir (Şekil 53). Aynı bahçede en az iki yıl üst üste uygulanması sonucunda, Elma içkurdu kimyasal mücadeleye gerek kalmadan kontrol altına alınabilmektedir.

Şekil 52. Eşeysel çekici tuzağa yakalanan Elma içkurdu erginleri. (Anonymous, 2001b)

Şekil 53. Tuzaktaki eşeysel çekici kapsül.

b) Çiftleşmeyi engelleme tekniği

Bu yöntemin uygulama zamanını belirlemek için Elma içkurdu erginlerinin doğaya ilk çıkış zamanını saptamak çok önemlidir. Bu amaçla yukarıda da bahsedilen eşeysel çekici tuzaklar uygulama yapılacak alanda çiçek taç yapraklarının dökülmesinden sonra mart sonu-nisan başı gibi bahçenin ortalarında bulunan bir elma ağacının tacının dış kısmına ve yerden 1.5-2 m yükseğe ve hâkim rüzgar yönünde asılır. Ergin çıkışının ve uçuşunun izlenmesi için her 50 dekara bir adet eşeysel çekici tuzak yeterlidir. Tuzaklardaki feromon kapsülleri 4-6 haftada bir, yapışkan tablalar ise gerektiğinde değiştirilir. Tuzaklar ilk kelebek yakalanıncaya kadar haftada 2-3 kez, ilk ergin yakalandıktan sonra ise haftada bir kez kontrol edilir.

İlkbaharda tuzaklarda ilk ergin yakalanması ile birlikte çiftleşmeyi engelleme tekniğinin uygulanacağı bahçeye dekara 100 adet gelecek şekilde Isomate-C-Plus yayıcıları hemen asılır. Her ağacın dört yönüne birer adet olmak üzere dört, sınırdaki ağaçlara ise dört yönüne ikişer adet olmak üzere sekiz adet yayıcı asılır. Bu yayıcıların ağaç yüksekliğinin 2/3’üne denk gelen yüksekliğe asılmasına dikkat edilir. Yayıcılar asıldıktan sonra eşeysel çekici tuzaklarda Elma içkurdu ergini sayımına devam edilir. Yayıcılar başarılı ve doğru bir şekilde uygulanmışsa bu tuzaklarda tesadüfen 1-2 adet dışında düzenli olarak hiç ergin yakalanmaması gerekir. Bu yayıcıların etki süresi 120-140 gün olması nedeniyle sezon boyunca bir kez kullanılması yeterlidir.

Ülkemizde Elma içkurdu’na karşı çiftleşmeyi engelleme tekniğinde, her biri 165 mg feromon içeren Isomate-C-Plus yayıcıları ruhsatlıdır (Şekil 54). Bu yayıcılar bahçeye yukarıda tarif edildiği gibi eşit olarak dağıtılmalı ve sınırlarda kalan ağaçlarda bahçe içindekilerden daha yoğun kullanılmalıdır. Ayrıca yöntemin uygulanacağı alan en az 50 dekar büyüklüğünde olmalıdır.

Şekil 54. Isomate-C-Plus tipi yayıcıların elma ağacı üzerine asılışı.

Uygulama alanına 80-100 m den daha yakın ve bu tekniği uygulamayan bir ilaçlı elma bahçesi varsa, Elma içkurdu dişileri burada erkekler tarafından kolaylıkla bulunarak çiftleşebilirler ve daha sonra yayıcı bulunan bahçeye uçarak yumurta bırakabilirler. Bu duruma engel olmak yani izolasyonu sağlamak için, çiftleşmeyi engelleme tekniğinin uygulandığı elma bahçesine sınır olan bahçelerin ilk 30 metrelik kısmınada yayıcı asılarak bir tampon bölge oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu tampon bölgede de tavsiye edilen aynı yayıcı yoğunluğu kullanılır.

Uygulama, elma meyvelerinin hasat edildiği döneme kadar devam eder. Hasat öncesi yapılan değerlendirme sayımında, kurtlu meyve oranı (zarar oranı), çiftleşmeyi engelleme tekniğinin uygulandığı elma bahçesinde ortalama %6 ve altında kalırsa, yöntem tek başına yeterli ve başarılı olarak kabul edilmelidir. Eğer ilk yıllarda zarar oranı %6’yı aşarsa çevre dostu bir kimyasal ilaç seçilerek yöntem desteklenmelidir. Takip eden yıllarda aynı alanda bu yöntemin uygulanması yöntemin başarısını arttıran ve kimyasal ilaç kullanımını azaltan en önemli koşullardan biridir.

4.1.2. Elma gövdekurdu Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Erginleri küçük, koyu lacivert-siyah renkte olup, saydam olan kanatlarıyla arıya benzerler. Göğsün her iki yanında, altta turuncu renkte iki leke vardır. Bacaklar lacivert renktedir. Ön ve arka kanatların kenarları uç kısımda daha geniş olarak koyu lacivert-siyah pullarla kaplanmıştır (Şekil 55). Yumurta kirli sarı, altınımsı renkte, oval şekilde olup üzeri çeşitli boyutlarda olan altıgenlerin meydana getirdiği desenle kaplıdır. Ortalama 0.6-0.8 mm boyundadır. Yumurtadan ilk çıkan larvalar sarımsı pembe renkte olup 1.2-1.8 mm’dir. Olgunlaşmış larva ise 16-24 mm uzunluğunda olup, pembeye kaçan açık kahverengi krem renklidir. Baş kahve renkli ve ağız parçaları iyi gelişmiştir (Şekil 56 ve 57). Pupa kahverengi-lacivert renkte ve metal parıltılıdır (Şekil 58). Pupa uzunluğu 10-11 mm’ dir.

Şekil 55. Elma gövdekurdu ergini.

Şekil 56. Elma gövdekurdu larvası. (Anonymous, 2001b)

Kışı konukçu meyve ağacının gövde ve kalın dallarının kabuk altlarında, beslendikleri yerde, uyku halinde çeşitli larva dönemlerinde geçirirler. Ergin çıkışları iklim koşullarına bağlı olarak nisanın son haftasından eylül sonuna kadar Orta Anadolu Bölgesinde mayıs sonu-eylül başı arasında devam eder. Yılda bir döl verir.

Şekil 57.Elma gövdekurdu larvası (Anonymous, 2001b).

Şekil 58. Elma gövdekurdu pupa gömleği (Anonymous, 2001b).

Larvalar, elma ağaçlarının özellikle gövde ve kalın dallarının odun dokusunda beslenerek zarara neden olurlar. Zararlı bitkinin bu kısımlarında gözle görülebilen kanallar açar ve bu kanalların birleşmesi ile iletim demetleri zarara uğrar (Şekil 59 ve 60). Böylece, ağaçlarda gelişmenin yavaşlamasına, bunun sonucu olarak da yaprakların küçülmesine, sararıp dökülmesine, meyvelerin küçük, şekilsiz, tatsız ve kalitesiz olmasına, hatta larva zararının yoğun olduğu ağaçların kurumasına neden olurlar.

Şekil 59. Elma gövdekurdu’nun gövdedeki zararı ve meydana getirdiği akıntı (Anonymous, 2001b).

Şekil 60. Elma gövdekurdu’nun gövdede açtığı galeri (Anonymous, 2001b).

Zararlı olduğu bitkiler

Ülkemizde sadece elmada zarar yapmaktadır.

Biyoteknik Mücadele

Bu zararlının mücadelesinde cezbedici tuzak sistemleri kullanılarak kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi uygulanabilir (Anonymous, 2011b). Orta Anadolu Bölgesi’nde zararlıyla başarılı bir şekilde mücadele edebilmek ve kontrol altına alabilmek için bahçedeki her 5 ağaca 1 adet pekmezli besi tuzağı asılarak üst üste en az 2 yıl kitle halinde tuzakla yakalama yönteminden yararlanılır. Besi tuzağını hazırlamak oldukça kolay ve ucuzdur. Her 1 litre karışım için, 830 ml su içine 170 ml pekmez ve 2-3 g ekmek mayası koymak yeterlidir. Bahçedeki ağaç sayısına yetecek ölçüde hazırlanan bu karışımdan 1.5-2 litre su alacak büyüklükteki plastik kovaların herbirinin ¾ lük kısmını dolduracak miktarda konulur. Plastik kovalar içerisindeki karışımın güneş ışığı ve yağmurdan daha az etkilenmesi için üzerinde bir çatı bulunması gereklidir. Bu çatı üzerine açılacak bir delik ve tel yardımıyla tuzaklar mayıs ayında yerden 1-2 m yükseğe ve gövdeye yakın asılır (Şekil 61 ve 62).

Şekil 61. Elma gövdekurdu mücadelesinde kullanılan besin tuzağı.

Şekil 62. Elma gövdekurdu besin tuzağının ağaca asılış şekli.

Haftada bir yapılması gereken kontroller sırasında yakalanan kelebekler ve diğer böcekler tuzaklardan uzaklaştırılır. Pekmezli karışım tuzak kabının 3/4’ üne kadar dolacak şekilde yeni hazırlanmış karışım ile tamamlanır. Eylül sonuna kadar tuzaklar bahçede bırakılır.

4.1.3. Elma yaprakbükeni Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Elma yaprakbükeni kelebeklerinin ön kanatları yamuğumsu dikdörtgen şeklinde, rengi açık yeşil ile kahverengi arasında değişir. Kanatların üzerinde lekeler ve bantlar bulunur. Kelebeğin kanat açıklığı 18-22 mm’dir (Şekil 63). Yumurtaları oval olup, paketler halinde bırakılır. Yeni bırakıldıkları zaman cam veya su yeşili rengindedir (Şekil 64). Larvaların vücudu açık sarı-yeşil veya koyu yeşil, baş kısmı ise kahverengi-siyah renklidir. Olgun larvalar ortalama 20-22 mm uzunluğundadır (Şekil 65 ve 66). Pupaları esmer-kahverengindedir.

Şekil 63. Elma yaprakbükeni ergini.

Şekil 64. Elma yaprakbükeni yumurta paketi.

Şekil 65. Elma yaprakbükeni larvası.

Şekil 66. Elma yaprakbükeni olgun larvası.

Kışı ağaçların gövde ve kalın dallarında yumurta döneminde geçirir. Ege Bölgesi’nde mart ayının başından itibaren yumurtalar açılmaya başlar. Larvalar nisan ayının ortası veya sonuna kadar çıkmaya devam eder. İlk erginler mayıs ortasından itibaren çıkmaya başlar. Çıkışlar mayıs sonu ile haziranın üçüncü haftası arasında en yüksek noktasına ulaşır ve temmuzun ilk haftasına kadar sürer. Kelebekler yumurtalarını çoğunlukla ağaçların gövde ve kalın dallarının düz, pürüzsüz kısımlarındaki kabukların üzerine bırakırlar. Yılda bir döl verir.

Larvalar gençken yeni sürmüş yaprakların uçlarını, gözlerin iç ve dış kısımlarını yanlardan ve dip kısımlarından yiyerek beslenirler. Çiçeklerin erkek ve dişi organları ile taç yapraklarını ipeğimsi bir ağ ile birbirine bağlayarak bir yumak haline dönüştürürler. Sonra bu çiçeğin içinde, erkek organların sap ve dişi organların yumurtalık kısımlarını yiyerek çiçeğin ölümüne neden olurlar.

Karakteristik olarak, Elma yaprakbükeni larvaları birden fazla yaprağı ipeğimsi ağlarla birbirine bağlayıp buket haline getirirler (Şekil 67 ve 68). Tek yaprağı ise, ortadamar doğrultusunda puro gibi uzunlamasına sararlar. Bahçede zararlı sayısının çok olduğu durumlarda larvaları meyvelerde de zarar yapmaktadır (Şekil 69 ve70). Larvalar kıvırdıkları yapraklar arasında pupa olur. Gelişmelerini 12-14 günde tamamlayan pupalardan ise erginler mayıs ortasından itibaren çıkmaya başlar.

Şekil 67. Elma yaprakbükeni’nin yapraktaki zararı.

Şekil 68. Elma yaprakbükeni’nin yapraktaki zararı.

Zararlı olduğu bitkiler

Elma yaprakbükeni çok sayıda bitkide zarar yapar. Hemen hemen tüm meyve ağaçlarında, süs bitkilerinde ve orman ağaçlarında zarar yaparlar. Özellikle elma, armut, kiraz, ayva, kayısı, nar, erik, badem, ceviz, fındık, yenidünya, turunçgil, çınar, frenküzümü, böğürtlen, ahududu, gül, tespih çalısı gibi bitkiler önemli konukçularındandır.

Şekil 69. Elma yaprakbükeni’ nin kiraz meyvesindeki zararı.

Şekil 70. Elma yaprakbükeni’ nin elma meyvesindeki zararı. (Anonymous, 2001b)

Biyoteknik Mücadele

Ağaç başına 5-6 adet normal (parazitlenmemiş) yumurta paketi bulunan bahçelerde, besin tuzakları ile kitle halinde tuzakla yakalama yapılmalıdır. Yapraklarda ilk Elma yaprakbükeni pupaları görüldüğü zaman; erginlerini yakalamak için; her bahçeye en az 20 metre ara ile 2 adet besin tuzağı asılır. Tuzak besini, “900 ml su + 100 ml şarap + 25 g toz şekeri + 25 ml sirke” karışımı ile hazırlanır. Sonra 2.5 litrelik plastik kavanozlara, bu karışımdan 1 litre doldurulur. Besin tuzakları, ana dalların çıktığı 1-1.5 m yüksekliğe, gövdeye yakın olarak asılır (Şekil 71). Besin tuzağı karışımı her hafta yenilenir.

Şekil 71. Elma yaprakbükeni’ nin şaraplı besin tuzağı.

Şekil 72. Besin tuzağında yakalanan Yaprakbüken erginleri.

Kitle halinde tuzakla yakalama için, kelebek çıkışından bir hafta sonra, her ağaca 1 adet olmak üzere aynı şekilde hazırlanan besin tuzağı asılır. Tuzakların zararlı ile mücadelede etkili olması için tuzak kapları ağzına kadar dolmadan yakalanan kelebekler içinden alınmalı (Şekil 72), tuzak sıvısı eksildikçe ilave edilmeli ve 10-15 günde bir bu sıvı tamamen yenilenmelidir. Besin tuzakları, ergin çıkışları sona erince kaldırılmalıdır (Anonymous, 2011b).

4.1.4. Baklazınnı

Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Erginler, yaklaşık 10 mm boyunda ve siyah mat renkli, vücudunun üzeri sık ve oldukça uzun sarı tüylerle kaplıdır (Şekil 73). Kışı larva (Şekil 74) ve ergin döneminde toprakta geçirir. İlkbaharda, meyve ağaçlarının ve diğer bitkilerin çiçek açtıkları zaman çıkan erginler, daha çok çiçeklerle beslenirler. Yumurtalarını humusça zengin topraklara bırakırlar. Erginleri günün güneşli saatlerinde çok hareketlidir. İlkbahar sonunda, bahçedeki zararlı sayısı en yüksek seviyeye ulaşır. Bazı bölgelerde temmuz ortasına kadar uçuştukları görülür. Erginler meyve ağaçlarının ve diğer bitkilerin çiçek açma zamanında çiçeklerinin dişi ve erkek organlarını, genç yaprakları, hatta tomurcuk ve meyveleri yiyerek zarar verirler.

Şekil 73. Baklazınnı ergini. (www.bio-foto.com)

Şekil 74. Baklazınnı larvası.

Zararlı olduğu bitkiler

Elma, armut, kiraz, vişne, kayısı, erik, şeftali, turunçgiller gibi pek çok meyve ağacı, buğdaygiller, asma, süs bitkileri, bazı sebze ve yabancı otlar konukçuları arasındadır.

Biyoteknikmücadele

Erginler mavi rengi tercih ettiğinden ağaçların altına mavi renkli kaplar veya leğenler yerleştirilir ve bu kaplar yarısına kadar su ile doldurulur (Şekil 75). Ergin böcekler mavi renge yönelerek kapların içerisindeki suya düşer. Düşen böcekler her gün toplanarak imha edilir (Anonymous, 2011b).

Şekil 75. Baklazınnı mücadelesinde kullanılan mavi leğen.

4.1.5. Kiraz sineği

Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Ergin sinek 4-5 mm boyundadır. Göğüs kısmı parlak siyah olup ortasında sarı renkli bir plaka bulunur. Gözleri yeşilimsi mavi, bacaklar siyahtır. Şeffaf kanatlarında 3 adet boyuna uzun, bir adet de kanadın ucuna doğru uzanan geniş mavimsi-siyah bant bulunmaktadır (Şekil 76). Yumurtası oval ve sütbeyazı renkte olup, 0.7-0.9 mm boyundadır. Larvaları silindirik, bacaksız ve krem beyazı renginde olup, birinci dönem larva boyu 0.6-1.7 mm (Şekil 77), pupa olmaya yakın ise 3.4-4.8 mm’dir. Pupası açık sarı renkte ve fıçı şeklinde olup boyu 2.8-4.2 mm’dir. Kışı toprakta pupa halinde geçirir. Erginler sıcaklığa ve toprak nemine bağlı olarak nisan sonu veya mayıs başlarında çıkmaya başlarlar. Larvalar, meyvelerin etli kısmında beslenerek, bazı meyvelerin zamanından önce olgunlaşarak dökümüne neden olur. Zararı çoğunlukla orta ve özellikle haziranda olgunlaşan geç çeşitlerde görülür. Kiraz mevsimi aralıklı yağışlı, günlük sıcaklık ortalamaları çoğunlukla 16-18 °C’nin üzerinde ve sıcak gün sayısı fazla ise zarar oranı yüksek olur. Yılda bir döl verir.

Şekil 76. Kiraz sineği ergini.

Şekil 77. Kiraz sineği larvası.

Zararlı olduğu bitkiler

Kiraz ve vişne başlıca konukçularıdır. Bazı hanımeli türleri ve Yabani kiraz diğer konukçularıdır.

Biyoteknik Mücadele

Genel olarak bahçede bulunan erkenci çeşidin sarımsı pembe (ben düşme), orta mevsim çeşitlerin pembemsi sarı ve sarı renkte; geçci çeşitlerin ise çok az bir kısmı sarımsı yeşil, diğerleri yeşil renkte olduğu dönemde, izleme amaçlı olarak, “görsel sarı yapışkan tuzak ve amonyak kapsülü” dekara 2 adet olacak şekilde kiraz ağaçlarının güneydoğu yönüne ve dış kısmına yerden 1.5-2.0 m yüksekliğe asılır. İlk sinek yakalanana kadar tuzaklar haftada 2-3 kez kontrol edilir. Tuzaklarda ilk ergin görüldükten sonra bahçede 15-20 m aralıklarla belirlenen ağaçların her birinin 4 farklı yönüne birer adet olacak şekilde “görsel sarı yapışkan tuzak ve amonyak kapsülü”, yerden 1.5-2.0 m yüksekliğe asılarak, kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi uygulanır (Şekil 78 ve 79). Görsel sarı yapışkan tuzaklar, kirlendiği zaman temizlenir yapışkan madde yeniden sürülür veya yenisi ile değiştirilir. Amonyak kapsülü ise 4-6 haftada bir yenilenir (Anonymous, 2011c).

Şekil 78. Sarı yapışkan görsel tuzak.

Şekil 79. Sarı yapışkan görsel tuzak ve üzerindeki amonyum kapsülü.

Kiraz sineği sayısının önceki yıllarda yüksek olduğu bilinen, orta ve geçci çeşitlerden kurulmuş bahçelerde, kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi ile kimyasal mücadele kombine edilebilir.

4.1.6. Şeftali Güvesi

Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Kelebekleri koyu gri – boz renkli olup, üst kanatlar düzgün olmayan açık ve koyu kurşuni çizgi ve lekelerle süslüdür, alt kanatları daha açık renkli ve uzun saçaklıdır (Şekil 80). Kışı yarıklarda, kuru dalların kabukları altında, gövde dibindeki oyuklar içinde larva halinde geçirir. Bu larvalar nisan–mayıs aylarında kışlaklarından çıkış yapıp bir ay kadar beslendikten sonra ergin olmak için koza içine girerler. Kozalardan ilk kelebek çıkışı Ege Bölgesi’nde mayısın ilk haftası, Akdeniz ve Marmara Bölgeleri’nde nisan ortalarında görülür. Bir dişi 6-33 yumurta bırakabilir, Ege Bölgesi’nde 3, Akdeniz Bölgesi’nde 5 döl verirler. Dişi pupadan çıktıktan bir gün sonra çiftleşip yumurtalarını genellikle sürgün ve yeni dalların çatalları arasındaki kabuk üzerine ve yeni çıkmış yaprakların diplerine veya yapraklarda orta damara çok yakın yere bırakırlar.

Kışlayan larvalar ilk çıktıklarında çiçek çanak yaprakları ve yaprak tomurcuklarıyla beslenirler (Şekil 81). Bu beslenme dönemi tomurcukların kabarmaya başlamasından filizlerin 5–10 cm uzunluğa ulaşmasına kadar sürer. Erginlerin bıraktığı yumurtalardan çıkan larvalar ise sürgünlere ve genç meyvelere geçerler. Sürgünlerde galeri açıp bunların kurumasına neden olurlar (Şekil 82). Yazın sürgünlerin tazeliği azaldıkça meyvelerdeki zararı artar, çünkü bu dönemde meyveyi sürgünlere tercih eder. Meyvelere sap dibinden, yandan ve iki meyvenin birbirine değdiği yerlerden girerler (Şekil 83).

Şekil 80. Şeftali güvesi kelebeği. (http://calphotos.berkeley. edu/)

Şekil 81. Şeftali güvesi’nin tomurcuklarda yaptığı zarar. (www.inra. fr)

Şekil 82. Şeftali güvesi’nin sürgünlerde yaptığı zarar.

Şekil 83. Şeftali güvesi’nin genç larvası. (http://utahpests.usu.edu/ ipm/)

Şeftali güvesi’ nin meyvedeki beslenme şekli tipiktir. Genç larva hemen kabuk altını kavisli bir şekilde oymakta veya bazen de meyve etinde tünel açarak çekirdeğe kadar ilerlemektedir (Şekil 84). Genelde bir meyvede bir larva bulunur (Şekil 85).

Şekil 84. Şeftali güvesi larvası ve kayısı meyve çekirdeğinde yaptığı zarar. http://utahpests.usu.edu/ipm/)

Şekil 85. Şeftali güvesi larvası ve kayısı meyvesinde yaptığı zarar.

Zararlı olduğu bitkiler

Ülkemizde saptanan en önemli konukçuları şeftali, nektarin, badem, kayısı, erik, kiraz ve elmadır.

Biyoteknik Mücadele

Kayısı alanlarının ana zararlısı konumunda (Öztürk, 2010) olan Şeftali güvesi’ nin mücadelesinde ve zararlının ilaç kullanmadan baskı altına alınması işlemleri arasında, Salkım güvesi ve Elma içkurdu zararlılarında olduğu gibi çiftleşmeyi engelleme tekniği kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemin uygulandığı diğer meyve ve bağ alanlarında olduğu gibi kayısıda da toplam alanın en az 50 dekar olması ve aynı alanda her yıl üst üste uygulanması başarıyı arttıran koşullardır

Şeftali güvesi’ ne karşı Isonet A isimli feromon yayıcıları kullanılmaktadır (Şekil 86 ve 87). Bu yayıcıların kayısı alanlarında yılda bir kez uygulanması zararlı ile mücadelede tek başına yeterli olmaktadır. Mart sonu ile nisan başları arasında asılan Isonet-A yayıcıları temmuz ortalarına kadar feromon salmakta ve bu yayıcılardan feromon salımı kayısı hasadından yaklaşık 15–20 gün sonra son bulmaktadır. Diğer bir deyişle, Isonet-A’ nın etki süresi yaklaşık 120–130 gün arasındadır. Şeftali güvesi’ ne karşı başarılı bir mücadele için dekara 75–80 adet Isonet A yayıcısı asmak yeterlidir (Öztürk, 2010). Ağaç başına asılması gereken yayıcı sayısı ise 5 adettir.

Şekil 86. Çiftleşmeyi engelleyici yayıcıların asılması. (www.lagrotecnico.it).

Şekil 87. Çiftleşmeyi engelleyici yayıcıların asılması. (www.omafra. gov.on.ca).

4.1.7. Akdeniz meyvesineği Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Erginler, 4.5–6 mm boyunda, genellikle ev sineğinin 2/3 büyüklüğündedir (Şekil 88). Vücudun genel rengi sarımsı kahverengidir. Kanatları üzerinde siyah ve soluk kahverengimsi şeritler vardır. Ayrıca kanatların kaide kısmına yakın yerde küçük nokta ve lekecikler bulunur. Dişiler, erkeğe nazaran daha büyükçe olup, dişilerin vücut ucunda kılıç şeklinde yumurta koymaya yarayan yumurta koyma borusu bulunur. Bu yumurta koyma borusunu meyve kabuğuna batırarak 1–10 adet yumurta bırakır (Şekil 89). Yumurta bırakma esnasında ise bakteri salgılayarak meyve kabuğu dokusunun yumuşamasına neden olur.

Şekil 88. Yumurta bırakan Akdeniz meyvesineği ergin dişi.

Şekil 89. Akdeniz meyvesineği yumurtaları.

Şekil 90. Akdeniz meyvesineği olgun larvaları.

Şekil 91. Akdeniz meyvesineği pupaları.

Yumurtadan çıkan larvalar meyvenin içinde etli kısımda beslenerek meyvenin çürümesine ve bozulmasına neden olurlar. Olgunlaşan larvalar (Şekil 90) meyveden çıkıp kendisini toprağa atarak uyuşuk döneme geçerler (pupa olurlar) (Şekil 91) daha sonra bu pupalardan ergin sinekler çıkar. Kışı toprakta pupa olarak geçirirler. Ergin sineğin çıkış yapabilmesi için sıcaklığın 16ºC ve üzerinde olması gereklidir. Erginin ortalama ömrü 30–50 gündür. Ege Bölgesi’ nde 4–5 döl, Akdeniz Bölgesi’nde 7–8 döl verirler. Akdeniz meyvesineği kendisi 20 km, rüzgâr yardımı ile 100 km kadar uçabilme yeteneğinde olduğu için hızlı şekilde yayılabilir. Yumurta bırakılan (vuruklu) meyveler genellikle hasattan önce sararırlar (Şekil 92). Meyve içindeki larvaların beslenmesi sonucu meyvelerde çürüme, çöküntü (Şekil 93) ve hasat öncesinde erken dökülmeler görülür (Şekil 94). Ege ve Akdeniz Bölgeleri sahil şeridi boyunca hareketlilik gösterirler.

Şekil 92. Vuruk sonrası erken sararan meyve.

Şekil 93. Akdeniz meyvesineği’nin meyvedeki zararı.

Şekil 94. Zarar sonucu yere dökülmüş meyveler.

Şekil 95. Akdeniz meyvesineği’nin tuzakta yakalanan erginleri.

Zararlı olduğu bitkiler

Ülkemizde tespit edilen en önemli konukçuları limon hariç turunçgiller, kayısı, şeftali, Trabzon hurması, nar, incir, ayva, elma, avokadodur. Akdeniz meyvesineği, Türkiye’ de ticari anlamda üretimi yapılan ekşi limona yumurta bıraksa bile limonun kabuklarında bulunan eterik yağlar nedeniyle yumurtaları açılamadığından zarar yapamamaktadır.

Biyoteknik Mücadele

Akdeniz meyvesineği’ne karşı değişik şekillerde yapılmış ruhsatlı tuzaklar zararlının kitle halinde yakalanmasını sağlamak amacıyla kullanılırlar. Tuzaklar, feromon (dişi kokusu) bulunan kapsüller ile erkek böcekleri, besin cezbedici içerenler ile dişileri çekerek çift yönlü etkili olurlar (Şekil 95). Biyoteknik mücadele yani kitle halinde tuzakla yakalama amacıyla ülkemizde ruhsatlandırılmış ve kullanılmakta olan farklı isimlerde dört adet tuzak bulunmaktadır. Bu tuzakların hepsinin amacı aynıdır, ancak böcekleri çekme yolları içerdikleri farklı cezbedicilerden dolayı birbirinden ayrılır. Bu tuzaklar izleme amacıyla kullanılan tuzaklardan şekil haricinde böcek çekme kapasitesinin fazla olmasıyla da ayrılır. Kitle halinde yakalama tuzakları altı sarı kova ve üstü şeffaf veya sarı kapak olmak üzere iki parçadan oluşur ve tüm dünyada “tephri trap” olarak bilinir (Şekil 96). Kovanın altında içeri doğru uzantısı olan bir delik ile yanlarında delikler bulunur. Bu deliklerden giren erkek ya da dişi böcek tuzak içinde kullanılan madde ile temas ederek ölür. Kitle halinde tuzakla yakalamada kullanılan tuzakların içerdiği maddeler ve zararlıyı yakalama şekilleri aşağıda tek tek açıklanmıştır.

İçinde sıvı halde besin cezbedici (hidrolize protein) bulunan tuzaklar % 90 oranında dişi bireyleri çekmektedir. Bu tür tuzaklar kova şeklinde olmayıp su şişesi şeklindedir. Şişe içine pekmez kıvamında bir sıvı olan besin cezbedici yerleştirilir ve tuzak asılır. Bu tuzakta kullanılan besin içinde, buharlaşmayı ve kokunun yayılmasını sağlayan ek maddeler de vardır. Besin cezbedicisi özelliğinden faydalanılarak başarılı bir mücadele yapabilmek için kitle halinde tuzakla yakalamada dekara 10 adet tuzak asılmalıdır. Amonyum tuzları da hidrolize protein gibi besin cezbedicisi olarak kullanılabilmektedir. Amonyum tuzları içeren ve buharlaşmayı yani böceğin kokuyu almasını sağlayan zarf tuzak içine yerleştirilir, tuzağın şeffaf kapağına ise böceğin ölmesini sağlayan ilaç sürülür veya tuzak içine ilaç emdirilmiş fitil, kağıt benzeri malzeme konur. Böcek içeri girdikten sonra ilaca temas etmesi sonucu ölüm gerçekleşir (Şekil 97). Bu tuzağın kitle halinde tuzakla yakalamada kullanım oranı ise dekara 4 adet tuzak olmalıdır.

Eşeysel çekici olarak kullanılan tuzaklarda erkek bireylerin cezbedilmesini sağlayan sentetik kokular (para-feromonlar) kullanılmaktadır. Dişiler tarafından salgılanan erkeği çekici koku benzeri olan bu madde, bir kapsül, jel ya da zarfa emdirilerek kullanılır. Cezbedilen erkeklerin ölmesini sağlamak amacıyla tuzak içine, ilaç emdirilmiş kağıt veya zarf yapıştırılır. Bu şekilde tuzağa gelen böcek temas ya da nefes alma yoluyla ilaçtan etkilenir ve ölür (Şekil 98). Eşeysel çekici kokudan faydalanılarak kullanılan tuzakların kitle halinde tuzakla yakalamada kullanım sayısı ise dekara 2 tuzak şeklindedir.

Böcekleri tuzak ile yakalayıp öldürme dışında onların büyümelerini engelleyen, yumurta koymasını ya da yumurta açılmasını durduran yöntemde kullanılmaktadır. Bu metotta dişi ve erkek birey çekicileri ile karışım halinde kullanılan, böceği kısırlaştıran ilaç bulunduran tuzaklar, zararlı böceğin kendi yaşam alanlarında kısırlaştırılmasını sağlamaktadır (Köseoğlu ve ark., 2009). Zararlı böcek, tuzağa besin cezbedici protein ile çekilir ve tuzak içine giren ya da besinle temasta bulunan böcek kısırlaştırıcı ilacı da almış olur. Bu temas nedeniyle kısırlaşma meydana gelerek böceğin yumurta bırakılması engellenmiş olur. Kısırlaştırıcılı tuzağın kitle halinde yakalamada kullanım oranı ise 10 dekara 24 adet tuzaktır (Şekil 99).

Şekil 96. Kova şeklinde Tephri trap.

Şekil 98. Eşeysel çekici ve ilaçlı kağıt bulunan kova şeklinde tuzak.

Şekil 97. Amonyum ve ilaç içeren kova şeklinde tuzak.

Şekil 99. Kısırlaştırıcı bulunan tuzak.

Tuzakların Akdeniz meyvesineği’ ne karşı kullanılmasında, böceğin topraktaki kışlama alanından çıkış zamanı ve çiftleşme zamanları önemlidir. Yeni çıkış yapmış dişiler yumurta gelişiminin iyi olabilmesi için çiftleşmeden önce beslenirler. Bu dönemde besin kaynağı olarak protein almak zorundadırlar. Bu nedenle tuzaklarda hidrolize protein besin kaynakları daha yaygın kullanılmaktadır. Dişi ve erkekler nadir durumlar dışında ömürleri boyunca yalnızca bir kez çiftleşirler. Erkek, çiftleştikten sonra herhangi bir dişi kokusuna veya kapsüldeki feromona yönelmemesinden dolayı tuzak asma zamanına dikkat edilmelidir. Bu durumda böcek çıkış yapmadan tuzaklar asılarak bireyleri yakalamada tuzakların başarılı olması sağlanmalıdır. Böcekler dinlenmek, çiftleşmek ya da beslenmek amacıyla genellikle gölgesi bol olan büyük ağaçları tercih ederler. Bu nedenle tuzaklar büyük ve gölgeli olan ağaçların güney, güney doğu yönünde ya da hâkim rüzgâr yönünde yerden 1.5–2 m yüksekliğe asılmalıdır (Şekil 100). Ayrıca tuzak açıklıklarının yaprak, dal, sürgün gibi organlar ile örtülü olmamasına dikkat edilmelidir.

Kova şeklinde olan tuzaklar dışında böceklerin çıkış zamanını ve yoğunluğunu saptamak için yapışkan tabla bulunan üçgen şeklinde (Delta ve Jackson tipi) tuzaklarda kullanılmaktadır (Şekil 101, 102 ve 103). Bu tuzaklar da diğerleri gibi aynı şartlarda asılır, farklı olarak üçgen yapının içine yapışkan tabla ve üzerine eşeysel çekici emdirilmiş kapsül konulur. Bu tuzaklar üretici firmaya göre beyaz, kırmızı, sarı ve yeşil renkte olabilirler. Bu tuzakların kullanımında herhangi bir besin cezbedicisi kullanılmaz. Feromon kokusunu alan böcek tuzağa gelip tablaya yapışarak yakalanmış olur. Bu tuzaklar izleme amacıyla turunçgil bahçelerine ağustos sonu – eylül başında, özellikle erkenci çeşit olan Satsuma mandarinleri olgunlaşmadan, meyveler vuruk olgunluğuna gelmeden önce (dipten itibaren sararma başlamışsa) asılarak Akdeniz meyvesineği’ nin ilk çıkış zamanı belirlenir (Anonymous, 2011d). Havanın sıcaklığına göre tuzaklar 1–2 hafta aralıklar ile kontrol edilmelidir.

Şekil 100. Kova şeklinde tuzak.

Şekil 101. Delta tipi tuzak ve feromon kapsülü ile yakalanan Akdeniz meyvesineği erginleri.

Şekil 102. Deltatipi tuzak.

Şekil 103. Jackson tipi tuzak.

4.1.8. Zeytin sineği

Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Ergin, 4-6 mm boyunda, parlak kahve ve bal renklidir. Baş ve antenler sarı, göğüs üzerinde 3 adet açık kahverenginde bantlar vardır (Şekil 104). Dişilerde karın daha geniş yapılı olup vücudunun sonunda yumurta koyma borusu bulunur. Yumurta, 0,7-0,9 mm boyunda, mat beyaz renkli ve mekik şeklindedir (Şekil 105). Larva, bacaksız ve şeffaf beyaz renklidir (Şekil 106). Pupa, 3,8-5 mm boyunda, 1,7-2 mm eninde kahve renkli ve fıçı şeklindedir (Şekil 107).

Şekil 104. Zeytin sineği ergini. Şekil 105. Zeytin sineği yumurtası.

Şekil 106. Zeytin sineği larvası. Şekil 107. Zeytin sineği pupası.

Zeytin sineği çoğunlukla kışı toprağın 2-5 cm derinliğinde pupa halinde geçirir. Kışlayan erginler, kabuklu bitlerin ve yaprakbitlerinin şekerli ve tatlı salgıları, meyve özü, bal gibi şekerli maddelerle, karaağaç, çınar ve zeytin ağaçlarının akıntıları ve çiçek nektarları ile beslenirler. Erginler, ender olarak nisan başlarında, genel olarak hazirandan itibaren topraktan çıkmaya başlarlar. Yumurta koyma olgunluğuna gelmek için, bir süre civardaki tatlı maddelerle beslenirler. Meyvelerin yumurta bırakılmaya elverişli hale gelmeye başladığı haziran sonlarında çiftleşen dişiler, öncelikle iri, parlak ve yağlanmaya başlamış zeytin meyvelerinin 0,5-1 mm derinliğine yumurta koyma borusu ile açmış olduğu V şeklindeki yarığa iğ şeklindeki yumurtasını bırakır (Şekil 108). Bir dişi bir zeytin meyvesine ancak tek bir yumurta bırakabilir. Yoğunluğun yüksek olduğu yerlerde bir zeytin meyvesine farklı dişilerce 7-9 adet yumurta bırakılabilir. Yumurta konan yer bir gün sonra koyu kahverengine dönüşür, buna “vuruk” denir. Bir dişi 200-250 yumurta koyabilir. Yumurtadan 5-7 günde çıkan larva meyve eti içinde galeriler açarak beslenir. Üç larva dönemini tamamlayarak olgun larva haline gelir. Larvanın gelişme süresi 15-16 gündür. Bu süre sonunda olgun larva meyvenin kabuğuna yaklaşır, meyve zarını kemirerek inceltir, 2-3 mm geri çekilerek pupa olur ve daha sonra buradan ergin çıkar. Pupa süresi iklimle ilgili olarak 4-12 günden birkaç aya kadar devam edebilir. Son dölün larvaları, toprakta pupa olurlar. Ege’de yılda 4-5; Marmara’da 3-4; Güney Anadolu’da 2-5; Karadeniz Bölgesi’nde 3-4 döl vermektedir. Bir dölün gelişme süresi 30-40 gün kadardır.

Zeytin sineği zararını meyve etinde larva döneminde yapar. Larva gelişirken çekirdek etrafında galeriler açarak beslenir (Şekil 109). Böylece meyvelerin çürüyerek dökülmesine, zeytinyağı miktarının azalmasına, kısmen de yağda asitliğin yükselmesine neden olur. Özellikle sofralık zeytinlerde zararı daha büyük önem taşımaktadır.

Şekil 108. Zeytin sineği zararı (vuruk).  Şekil 109. Zeytin sineği zararı.

Zararlı olduğu bitkiler

En önemli konukçusu kültür zeytinidir. Yabani zeytin ve Akça kesme ‘de de zararlı olmaktadır.

Biyoteknik Mücadele

Biyoteknik mücadele, Zeytin sineğinin düşük ve orta yoğunluktaki olduğu alanlarda daha etkili olur. Zeytin sineği’nin biyoteknik mücadelesinde, haziran ayının sonlarına doğru izleme amaçlı asılan Mc-phail besi tuzakları (Şekil 110) ve feromonlu sarı yapışkan tuzaklar kontrol edilir. Tuzaklarda sinek yakalanması artmaya başladığı dönemde zeytin meyveleri de yağlanmaya başlamış ise kitle halinde yakalama amaçlı tuzaklar asılmaya başlanır. Zeytin sineği’ne karşı kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi uygulanacak bahçelerin büyüklüğünün 5 hektardan az olmaması gerekmektedir. Deltamethrin+amonyum bikarbonat+feromon kapsülü bulunan tuzaklar orta büyüklükteki ve ağaçların birbirine yakın büyüklükte olduğu bahçelerde her iki ağaca bir tuzak; bu koşulları taşımayan bahçelerde ise her ağaca bir tuzak gelecek şekilde asılmalıdır (Şekil 111). Tuzaklar, zeytin bahçelerinde ağaçların güneydoğu yönüne ve dış kısmına yerden 1.5-2 m yüksekliğe asılır. Zeytin sineği sayısının yüksek olduğu bahçelerde, kitle halinde tuzakla yakalama yöntemi ile kimyasal mücadele kombine edilebilir (Anonymous, 2011e).

 

Şekil 110. Zeytin sineği için Mc Phail besin tuzağı. Şekil 111. Zeytin sineği için feromon tuzağı (Ecotrap).

4.1.9. Ekşilik böcekleri Tanımı, Yaşayışı ve Zarar Şekli

Ege Bölgesi incir bahçelerinde, ekşilik böceklerinden 4 tür saptanmıştır. Erginler 3-3,5 mm boyundadır. Genel rengi türlere göre koyu kahverengi ve kahverengi arasında değişir. Kanatlarının üzerinde sarımsı gri renkli bantlar ve noktalar bulunur. Kanatlar abdomeni tam olarak örtmez. Larvaları sarı, silindir şeklinde 5-7 mm boydadır. Larvalar meyveler içinde beslenerek 4-5 haftada gelişirler. Kışı doğada nemli ortamlarda meyve ve sebze artıkları, yaprak altları, odun kırıntıları arasında, depolarda ergin veya pupa halinde geçirirler. Yılda 5-6 döl verir. Bir dişi 2000 kadar yumurta bırakabilir.

Ekşilik böcekleri yaş ve kuru meyvelerde bahçe ve depo döneminde zarar yapar. Yaş meyvelerde açtıkları yaralara bazı mantar hastalıklarını bulaştırarak bunların ekşimesine, akmasına ve bozulmasına neden olurlar. Ayrıca aflatoksine neden olan Aspergillus flavus mantarının da taşıyıcısıdırlar.

Zararlı olduğu bitkiler

İncir, nar, üzüm, armut, elma, limon, kayısı ve erik başlıca konukçularıdır.

Biyoteknik Mücadele

Bu zararlının mücadelesinde cezbedici yem tuzakları etkili olmaktadır. Cezbedici yem tuzakları incir bahçelerinde bu böcekleri çok miktarda yakalayarak sayısını önemli ölçüde azaltırlar. Bu tuzaklar bir ana gövde, bu gövdenin alt bölümünde bir dayanak (yemin olduğu bölüm), üst kısımda bir fitil içeren böcek toplama bölümü ve ortasında elek teli bulunan bir kapaktan ibarettir. Cezbedici yem olarak ½ litre su, 1 g kuru maya ve 220 g (yaklaşık 12 adet) kuru bütün incir kullanılır. Tuzak kabının en altına dayanak yerleştirilir. Dayanağın içinde bulunan her bölüme 3 adet incir konur, daha sonra su ve maya eklenir. Bunun üzerine önce elek teli sonra böcek toplama bölümü oturtulur. Pamuk ya da fitile tavsiye edilen insektisit emdirilerek kapak kapatılır. Tuzaklar bahçelere mart sonu nisan başında dekara bir adet olacak şekilde asılır. Her 15 günde bir yem yenilenir ve sadece fitile insektisit damlatılır. Tuzaklar incirlerin olgunlaşma başlangıcına kadar bahçelerde bırakılıp daha sonra toplanırlar.

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007