TÜRKİYE TOPRAKLARININ BAZI FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
Türkiye topraklarının bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri ile ilgili değerlendirmeler TOPRAK SU Genel Müdürlüğü tarafından sonuçlandırılan Türkiye Toprakları Verimlilik Envanter Projesi (TOVEP) çalışması sonuçları kullanılarak yapılmıştır. TOVEP çalışmasında Türkiye çapında yaklaşık 250.000 adet toprak örneği analizi yapılmış ve analiz sonuçlarına dayanarak hem bölgesel hem de ülke çapında genel fiziksel ve kimyasal toprak özelliklerine göre değerlendirmeler yapılmıştır.
Saturasyon yüzdesi
Herhangi bir toprağın doyuncaya kadar alabileceği su miktarı ile o toprağın bünyesi arasında yakın bir ilişki vardır. Toprak bünyesi toprağın verimlilik düzeyini belirleyen önemli fiziksel özelliklerdendir. Normal olarak yapılan bünye analizlerinden farklı olarak toprağın su alma kapasitesine göre sınıflandırma yapabilen bir yöntem geliştirilmiştir. Kullanılan bu yönteme göre ağır bünyeli toprakların saturasyonu için daha fazla miktarda suya ihtiyaç duyulurken, hafif bünyeli topraklar daha az su ile sature hale gelirler. Toprakların bu özelliğinden istifade edilerek geliştirilen yöntemle sadece ağır ve hafif bünyeli topraklar değil tüm toprak bünye gruplarını kabaca ifade edebilen bir gösterge çizelgesi laboratuvarlarda kullanılmaktadır (Çizelge 1).
Çizelge 1. Toprağın suyla doygunluk yüzdeleri ve bunlara karşılık gelen bünye sınıfları (Gedikoğlu, 1990).
Suyla Doygunluk (%) |
Bünye Sınıfı |
< 30 |
Kumlu |
31–50 |
Tınlı |
51–70 |
Killi-Tınlı |
71–110 |
Killi |
>110 |
Ağır Killi |
Çizelge 1’deki kriterler dikkate alınarak, suyla doygunluk yüzdesine göre yapılan sınıflandırmada, Türkiye topraklarının % 47,9’ unu tınlı ve % 44,3’ ünü ise killi tınlı topraklar oluşturmaktadır. Genel ağırlıklı olan tınlı ve killi tınlı toprakların genel içindeki payları % 92,2’ dir. Bunların dışında kumlu toprakların genel içindeki payı % 2,6 iken bu oran killi topraklarda % 5,1’ dir. Ağır bünyeli toprakların genel içerisindeki payları % 1’den daha azdır.
Bölgeler arasında toprak tekstürü bakımından büyük farklar tespit edilememekle beraber Karadeniz bölgesi toprakları diğer bölgelere nazaran daha ağır bünyelidir (Eyüpoğlu, 1999).
Toprak reaksiyonu (pH)
Çizelge 2. Toprak reaksiyonunu belirlemek için kullanılan pH aralıkları (Eyüpoğlu, 1999)
pH aralığı |
Sınıfı |
< 4.5 |
Kuvvetli asit |
4.5–5,5 |
Orta asit |
5.5–6,5 |
Hafif Asit |
6.5–7,5 |
Nötr* |
7.5–8,5 |
Hafif alkali |
> 8.5 |
Kuvvetli alkali |
Trakya-Marmara, Karadeniz ve Ege bölge toprakları hariç, diğer bölge topraklarının büyük bir çoğunluğunda toprak pH’sı 7’ nin üzerindedir. Türkiye topraklarının % 60’ nın pH’ sı 7,5–8,5 arasındadır. 6.5–7,5 pH aralığına sahip topraklar ise yaklaşık % 30 dur. Geri kalan toprakların oran olarak % 9,5’ i asit karakter gösterirler.
Kireç (CaCO3)
Türkiye topraklarının büyük bir kısmını kireçli topraklar oluşturur. Türkiye topraklarının kireç durumunu değerlendirmede kullanılan gösterge Çizelge 3’ de verilmiştir.
Çizelge 3. Toprak kireç durumunu belirlemek için kullanılan değerler (Gedikoğlu, 1990)
Kireç Miktarı |
Sınıfı |
<%1 |
Az kireçli |
% 1–5 |
Kireçli |
% 5–15 |
Orta Kireçli |
% 15–25 |
Fazla Kireçli |
> %25 |
Çok Fazla kireçli |
Türkiye geneli dikkate alındığında Türkiye topraklarının yaklaşık % 27’ si az kireçli geri kalan kısmı ise % 19 kireçli, %24 orta kireçli, %16 fazla kireçli ve %14 çok fazla kireçli topraklar grubunda yer alırlar. Buna göre topraklarımızın kireç kapsamları genelde yüksektir. Bunda sedimenter kökenli ana materyal kadar, yetersiz yağış nedeni ile kirecin yıkanmayıp, toprak profilinin belirli katmanlarında birikmesi de önemli rol oynamaktadır. Ancak volkanik kökenli topraklarda ve humik bölgelerde oluşan topraklarda kireç miktarı düşüktür. Ülkemiz topraklarının kireç kapsamı, yıkanma etkisinde kalmış Kuzey kısmı hariç tutulursa ( Karadeniz ve Trakya- Marmara Bölgeleri) genelde yüksektir (Eyüpoğlu, 1999).
Organik madde
Türkiye toprakları genelde organik maddece fakirdirler. Topraklarımızın organik madde miktarlarını işlenen topraklarda uygulanan münavebe sistemi, toprağın işlenme süresi, toprak işleme teknikleri, toprak üstü bitki örtüsünün durumu veya tahrip derecesi, bitki artıklarının yakılması veya gömülmesi, kullanılan tarım tekniği, gübreleme biçimi gibi kontrol edilebilir faktörler yanında iklim, özellikle de sıcaklık ve yağış rejimi gibi faktörler etkilemektedir. Türkiye topraklarının organik madde kapsamları sınıflandırılırken çizelge 4’den yararlanılmıştır.
Çizelge 4. Toprakların organik madde kapsamlarına göre sınıflandırılması
Organik Madde (%) |
Toprakların Organik Madde Durumu |
<1 |
Çok az |
1 – 2 |
Az |
2 – 3 |
Orta |
3 – 4 |
İyi |
>4 |
Yüksek |
Türkiye topraklarının mineral yüzey toprakları genellikle % 0,5 ile % 6 arasında organik madde ihtiva ederler. Bölgeler bazında incelendiğinde düşük organik madde içeriklerine sıcak iklimin hâkim olduğu bölge topraklarında, yüksek organik maddeye ise yağışın bol olduğu buna karşılık sıcaklığın nispeten yüksek olmadığı iklim rejimine sahip bölge topraklarında rastlanmaktadır.
Türkiye genelinde organik madde miktarının %1’den az olduğu toprakların, genele göre oranı % 21 civarındadır. Topraklarımızın % 43’ünde organik madde miktarı % 1–2 arasında bulunmaktadır. Topraklarımızın yaklaşık % 23’ünde organik madde miktarı % 2–3 arasında olup, % 3–4 arasında organik madde ihtiva eden topraklarımızın genele göre oranları % 8 olup, % 4’den fazla organik madde içeren topraklarımız ise Türkiye topraklarının % 5’ini oluşturmaktadır. Karadeniz bölgesi, bol yağış ve nispeten serin iklimi nedeni ile organik madde içerikleri bakımından diğer bölge topraklarından daha iyi bir durum göstermektedir. Buna karşılık Orta Anadolu ve Güney Doğu Anadolu gibi yüksek sıcaklık ve az yağışlı karasal iklim özelliklerinin hâkim olduğu bölgelerimizde ise düşük organik madde değerlerine sahip toprakların oranları daha fazladır (Eyüpoğlu, 1999).
Fosfor
Türkiye’nin çeşitli yörelerinden yaklaşık 240 000 adet toprağın analizinden elde edilen sonuçlar, Türkiye topraklarının büyük bir kısmının fosfor yönünden fakir durumda olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye topraklarının büyük bir kısmının fosfor kapsamlarının belirlenmesinde güvenle kullanılan Olsen fosfor analiz yöntemine göre yapılan değerlendirme sonucunda topraktaki yarayışlı fosfor miktarlarına göre oluşturulan fosfor değerlerinin değerlendirme çizelgesi ve anlamları Çizelge 5’de verilmiştir.
Çizelge 5. Toprak fosfor durumunu belirlemek için kullanılan değerler (Eyüpoğlu, 1999)
Fosfor Miktarı |
Sınıfı |
<3 kg P2O5/da |
Çok az |
3–6 kg P2O5/da |
Az |
6–9 kg P2O5/da |
Orta |
9–12 kg P2O5/da |
Yüksek |
>12 kg P2O5/da |
Çok yüksek |
Çizelge 5’deki değerler kullanılarak Türkiye toprakları ile ilgili yaklaşık 240.000 adet toprak değerlendirildiğinde, Türkiye topraklarının yaklaşık % 29’unun fosfor içeriği bakımından çok fakir olduğu görülür. Bu oran başta Güney Doğu Anadolu bölgesi olmak üzere buğday-nadas münavebe sisteminin uygulandığı Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesi topraklarında (bu yörelerde gübre kullanımı hala istenilen düzeylerde değildir) diğer bölgelere göre daha yüksek oranda olduğu görülmektedir. Yoğun ve sulu tarım uygulamalarının ön planda olduğu bölgeler özellikle Akdeniz, Ege ve Trakya ve Marmara bölgesi topraklarının fosfor durumlarının çok daha iyi durumda olduğu görülür, Bu bölgelerde özellikle de ovalarda aşırı gübre kullanımı söz konusudur (Çizelge 6).
Çizelge 6. Türkiye topraklarının fosfor değerlerine göre bölgesel dağılışı
Bölgeler |
Toprak sayısı |
<3 çok az |
3-6 az |
6-9 orta |
9-12 yüksek |
>12 çok yüksek |
Trakya ve Marmara |
26563 |
17 |
19.1 |
16.2 |
12.8 |
34.9 |
Karadeniz |
36291 |
35.8 |
24.9 |
11.9 |
7.6 |
19.8 |
Orta Anadolu |
76688 |
31.3 |
27.5 |
18.3 |
8.8 |
14.1 |
Güney Doğu |
25523 |
39.5 |
34.4 |
15.9 |
5.9 |
4.3 |
Doğu Anadolu |
12023 |
36.2 |
27.5 |
15.8 |
8.8 |
11.7 |
Ege |
22695 |
19.2 |
27.4 |
20.6 |
11.4 |
21.4 |
Göller |
27575 |
24.2 |
28 |
19.2 |
12 |
16.6 |
Akdeniz |
15595 |
14.5 |
24.7 |
21.3 |
13.7 |
25.8 |
Toplam |
242953 |
69260 |
65102 |
41851 |
23502 |
43238 |
Türkiye Ort. |
% |
28.5 |
26.8 |
17.2 |
9.7 |
17.8 |
Türkiye topraklarının yaklaşık % 56’sı fosforca yetersiz olup fosforlu gübrelere mutlak ihtiyaç gösteriyorlar. Geri kalan yaklaşık % 17.2’si orta derece fosfor ihtiva etmekte ve muhtemelen fosforlu gübreye ihtiyaç göstermekte olup yaklaşık % 27.5’ı ise yeter derecede fosfor kapsamakta ve bu alanda yetiştirilecek bitkiler için fosforlu gübreye ihtiyaç duyulmamaktadır. Yıllar itibari ile özelliklede ovalarda ve sulu tarım uygulamalarında aşırı bir gübre kullanımı ve buna bağlı olarak toprakta birikme söz konusu olmaktadır (Eyüpoğlu, 1999).
Potasyum
Ülkemiz topraklarının büyük bir çoğunluğu, potasyum yönünden yeter veya zengin bir durum göstermektedir. Yaklaşık 245.000 adet toprakta yapılan potasyum analizleri bu durumu açık şekilde ortaya koymaktadır
Türkiye topraklarının potasyum durumları ile ilgili gruplandırmalar Çizelge 7’ e göre yapılmıştır.
Çizelge 7. Toprak potasyum durumunu belirlemek için kullanılan değerler (Ülgen,1995)
Potasyum Miktarı |
Sınıfı |
< 20 kg K2O/da |
Az |
20–30 kg K2O/da |
Orta |
30–40 kg K2O/da |
Yeterli |
30–40 kg K2O/da |
Yüksek |
Jeolojik yapısı ve iklim durumu, özellikle de sıcak ve kuru iklim şartları yüzünden oluşan yüksek kil kapsamı, topraklarımızın bu bitki besin maddesince zengin olması sonucunu doğurmuştur. Türkiye feldispat, mika ve benzeri potasyumca zengin minerallerin meydana geldiği volkanik formasyonların bol miktarda bulunduğu bir memlekettir. Ülkemiz iklim şartları yani yetersiz yağış ve sıcaklık gibi faktörler, potasyumlu minerallerin parçalanması ile toprağa geçen potasyumun toprakta birikmesine yol açmaktadır. Toprak analizleri, ülke topraklarımızın % 92’sinin yeter veya daha fazla miktarda potasyum ihtiva ettiğini, ülke topraklarının sadece % 3’lük bölümünde mutlak potasyumlu gübrelemeye ihtiyaç duyulduğunu, buna karşılık ülke topraklarının % 5 lik bölümünde ise muhtemelen potasyumlu gübreleme yapılması gerektiğini göstermektedir
Yağışları fazla olan Karadeniz bölgesi topraklarının çok yıkanmış olması dolayısıyla, potasyum yönünden fakir olması beklenirse de durum hiç de böyle değildir. Başta Karadeniz bölgesi olmak üzere, Trakya – Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde mutlak potasyumlu gübrelemeye ihtiyaç gösteren alanların oranı genel içerisinde % 5’ler civarındadır. Bunun dışındaki alanlar içerisinde yer alan, orta derecede potasyum ihtiva eden alanlar bir tarafa bırakılacak olursa, yukarıda sayılan bölge topraklarının yaklaşık % 85 kadarı potasyumca yeterli düzeydedir (Eyüpoğlu, 1999).
Mikro elementler
Demir, Türkiye topraklarının yaklaşık % 9’ unun yarayışlı demir kapsamı 2.5 ppm’in altındadır. Dolayısı ile bu topraklardan optimal verimin alınabilmesi için demir gübrelemesine ihtiyaç vardır (Çizelge 8). Bu değerlendirme iller bazında ele alındığında Adıyaman, Ağrı, Aydın, Bolu, Burdur, Giresun, Kocaeli, Muş, Rize, Sakarya, Tokat ve Trabzon illerinde 2.5 ppm’in altında demir değeri bulunmamıştır. Belirtilen illerin dışında kalan tüm illerde, çeşitli seviyelerde demir eksikliği sorunu vardır. Demir eksikliğinin en fazla sorun olduğu 5 il sırası ile Gümüşhane, Kayseri, Niğde, Ordu ve Adana’dır. Ancak 2.5 ppm’in üzerinde demir içeren bazı topraklarda, yetişen bitkilerde toprak özelliklerine bağlı olarak yine demir eksiklik belirtileri görülebilir.
Çizelge 8. Türkiye topraklarının yarayışlı demir kapsamları dağılımı
Demir kapsamı (ppm) |
Oranı (%) |
|
<2.5 |
Eksik |
9 |
2.5–4.5 |
Yeterli |
18 |
4.5–9.0 |
Yüksek |
39 |
9.0–13.0 |
Çok yüksek |
14 |
13.5< |
|
20 |
Bakır, Türkiye topraklarının yarayışlı bakır kapsamının genel değerlendirmesi Çizelge 9’da verilmiştir. Türkiye topraklarının tümünün yarayışlı bakır kapsamı kritik değer olarak kabul edilen 0.2 ppm’in üstündedir. Bu değerlere göre Türkiye topraklarının bakır kapsamı, bu topraklardan optimal verim alınabilmesini engellemeyecek düzeydedir. Bakır eksikliği Türkiye toprakları için sorun oluşturmamaktadır.
Çizelge 9. Türkiye topraklarının yarayışlı bakır kapsamları dağılımı
Bakır kapsamı (ppm) |
Oranı (%) |
<0.2 |
0 |
0.2–0.4 |
1 |
0.4–0.6 |
3 |
0.6–0.8 |
5 |
0.8–1.0 |
7 |
1.0–1.6 |
27 |
1.6–2.2 |
26 |
2.2–3.0 |
16 |
3.0< |
15 |
Çinko, Türkiye topraklarının yarayışlı çinko kapsamının genel değerlendirmesi Çizelge 10’da verilmiştir. Türkiye topraklarının % 50’ sinin yarayışlı çinko kapsamı kritik değer olarak kabul edilen 0.5ppm’den düşüktür. Dolayısı ile bu topraklardan optimal verim alınması için çinko gübrelemesi yapılması gerekir. Verimi etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkan çinko, toprağa gübre olarak ilave edilmediği takdirde ülke genelinde ürün kaybı söz konusu olacaktır. Çinko eksikliğinin en fazla sorun olduğu beş il sırasıyla Van, Burdur, Tunceli, Erzurum ve Uşak’tır.
Çizelge 10. Türkiye topraklarının yarayışlı çinko kapsamları dağılımı
Çinko kapsamı(ppm) |
Oranı (%) |
<0.5 |
50 |
0.5–1.0 |
33 |
1.0–1.5 |
8 |
1.5–2.0 |
3 |
2.0–2.5 |
2 |
2.5–3.0 |
1 |
3.0< |
3 |
Mangan, Türkiye topraklarının yarayışlı mangan kapsamının genel değerlendirmesi Çizelge 11’de verilmiştir. Türkiye topraklarının sadece yaklaşık %1’lik kısmında mangan kapsamı 1 ppm’den azdır. Türkiye de Kahramanmaraş ili dışında mangan eksikliği sorunu gözükmemektedir.
Çizelge 11. Türkiye topraklarının yarayışlı mangan kapsamları dağılımı
Mangan kapsamı( ppm) |
Oranı (%) |
<1.0 |
1 |
1.0–5.0 |
3 |
5.0–10.0 |
18 |
10.0–20.0 |
44 |
20.0< |
34 |
Yukarıda verilen değerler ışığında Türkiye topraklarında en yaygın olduğu düşünülen mikro element eksiklikleri sırasıyla çinko ve demirdir. Mangan eksikliği ise çok geniş olmayan bir alan için söz konusudur ( Eyüpoğlu,1998).
Kaynak: Tarım El Kitabı. TÜGEM. ANKARA-2008.
Facebook'ta Yayınla>