Genel tanımlama olarak, yetiştirilecek çeşidin yüksek verimli, teknolojik özellikleri üstün, erkenci, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı, bölgenin hasat koşullarına uygun olmasının yanında, çimlenme yeteneğinin yüksek, nem oranının düşük olması gibi özelliklerinin de iyi olması gerekmektedir. Ait olduğu çeşidin genetik yapısını taşıyan tohumlukların büyüklüğü, biçimi ve kabuk kalınlığı daha yeknesaktır. Dolayısıyla genetik saflık, yüksek verim için ön koşuldur. Genetik saflığını yitirmiş bir tohumluğun öncelikle çimlenme gücü düşük olup, bunlardan oluşan fideler değişik biçimlerde ve deforme olmuş bir görünümde olmaktadır. Bu tohumluklardan oluşan zayıf fide ve bitkiler, olumsuz çevre koşullarından, çeşitli hastalık ve zararlılardan daha çabuk ve önemli düzeyde olumsuz yönde etkilenebilmekte ve dolayısıyla verim de düşmektedir. Genetik saflığını yitirmemiş bir tohumluğun tarlada çimlenmesi daha düzenli olup, oluşturdukları fideler daha güçlü ve düzenli bir yapıya sahiptir. Yüksek verim ve kaliteli bir ürün için ilk koşulun, iyi bir tohumluk olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, bugün tarımın yoğun olarak yapıldığı birçok ülkede tohumluk seçimi önemli bir konu olup, ülkemizde de bu konu üzerinde önemle durulmalıdır.
Tohumluğun genetik saflığı yanında fiziksel saflığı da önemlidir. Fiziksel saflık; tohumluğun, temizlik derecesini gösterir. Hasadı ve depolanması iyi yapılmayan tohumluklarda yaprak, yaprak sapı parçacıkları, yabancı çeşit ve ot tohumları ile bazı maddeler bulunabilir. İyi bir tohumlukta bunların oranı az olmalı ve mümkün olduğunca tohum temiz olmalıdır. Ayrıca, tohum yeni gelişecek bitkinin sağlıklı, ürünün kaliteli ve satış değerinin iyi olması bakımından bitki üretiminde çok önemlidir. Bol ve kaliteli ürün elde edebilmek için sağlıklı ve yüksek verimli tohum kullanmamız gerekmektedir. iyi kaliteli tohumda aranacak özellikleri şöyle sıralayabiliriz.
1. Tohumluk ait olduğu çeşidin genetik özelliklerini taşımalıdır.
2. İri ve dolgun olmaları yanında, büyüklüğü, biçimi ve rengi normal olmalı, kararma veya koyulaşma olmamalıdır.
3. Hastalık ve zararlılardan arındırılmış olmalıdır.
4. Sertifikalı olmalıdır.
5 Selektörlenmiş ve iyi temizlenmiş olmalı, içinde kırık, parçalanmış ve delikli tane olmamalı, boş çekirdek, yaprak, sap ve böcek yeniği bulunmamalıdır.
6.Tohumluğun içinde yabancı ot tohumu ve söz konusu çeşitten farklı çeşit tohum bulunmamalıdır.
7. Tohumluk kuru ve sert olmalı, nem oranı %8-10 olmalıdır.
8. Çimlenme gücü % 80'den az olmamalıdır.
9.Tohum kırık, parçalanmış ve delikli olmamalı, böcek yeniği bulunmamalıdır.
Fidan alımlarında dikkat edilmesi gereken hususlar ise, şöyle sıralanabilir. Fidan almadan önce, üretimin yapıldığı fidanlıkların durumu genel olarak gözden geçirilmelidir. özellikle toplu fidan alımlarında, fidanlığın üretim izninin olup olmadığı kontrol edilmelidir. Fidan üretiminde toprak yoluyla geçen bazı kök hastalıkları ve bitki paraziti nematodlar bakımından toprağın usulüne uygun bir şekilde kontrol edilmiş olması gerekir. Ayrıca, söküm sırasında fidanlar kök kanseri ve virüs hastalıkları yönünden de konu uzmanları tarafından kontrol edilmelidir.
Kaliteli ve sağlıklı tohumluk, tohumluk üretimi yapan kuruluşlardan sağlanmalıdır. Hububat tohumluğu daha çok Tarım işletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) bağlı tarım işletmelerinden, sebze tohumlukları Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüleri ve üretme istasyonları ile tohum üretimi ve pazarlaması konularında çalışan özel kuruluşlardan temin edilmelidir. Bu kurumların ürettiği tohumluklar sertifikalı olup, kontrolden geçirilmişlerdir. Ayrıca bu tohumluklar belli standarda sahip olduğu için çiftçilerimizin aradığı özellikleri taşır.
Genel olarak tohum ve fidan alımlarında dikkat edeceğimiz hususları belirledikten sonra şimdi sırası ile,
A. Fungal hastalıklar,
B. Bakteriyal hastalıklar,
C. Virus ve benzeri hastalıklar,
D. Bitki paraziti nematodlar,
E. Zararlılar açısından tohumluk ve fidan alımlarında zirai mücadele yönünden dikkat edilecek hususları inceleyeceğiz
İyi tohum kullan ki bol ve kaliteli ürün al.
FUNGAL HASTALIKLAR
Hububat Tohumluğu
Hububat tohumluğunun tohum üretim kuruluşlarından birinden ya da Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı tarım işletmelerinden alınması önerilir. Bu tür kuruluşlardan tohumluk temin edilemediği ya da üreticinin bu tür kuruluşlardan tohumluk alma olasılığının olmadığı ve üreticinin tohumluğunu kendisinin almasının zorunlu olduğu durumlarda iki hususa dikkat edilmesi gerekir.
a) Tohumluğun alınacağı tarlanın seçimi : Tohumluğun alınacağı tarlanın seçiminde, özellikle başak hastalıkları yönünden sürveyler yapmak gerekir. Sürveyde hastalıklar bakımından tarlanın temiz olmasının tohumluk alımı için önemi vardır. Hatta hastalıklar yönüyle civardaki komşu tarlalarda dahi rastık hastalığının bulunmaması gerekmektedir.
b) Depodaki tohumluğun kontrolü : Tohumluk alınacak depoda tohumlar sürme hastalığı yönüyle incelenmeli, üzerinde kararmalar gözlenen tohumların bulunduğu partilerden tohumluk alınmamalıdır. Kararma gözlenmeyen tohumluklarda Zirai Mücadele kuruluşlarına götürülerek ikinci bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Ayrıca embriyo kısmında kararmalar bulunan ve tohumlarında şekil bozukluğu, kıvrılma, bükülme ve renk değişimi bulunan tohumluklar kalite ve çimlenme gücü düşüklüğüne neden olacağından alınmamalıdır.
Sebze Tohumluğu
Patates Kanseri (Synchytrium endobioticum) Hastalığı:
Hastalığın tek konukçusu patatestir. Hastalık, bitkinin toprak altı aksamında bezelye büyüklüğünden yumruk büyüklüğüne kadar etli, pürüzlü, karnabaharı andıran urlar meydana getirir. Hastalık, çok nadir olarak yapraklarda enfekte olabilse de hastalanmış patates bitkilerinin yeşil aksamında hiçbir değişiklik görülmez.Hasta bitki tıpkı sağlam bitki görünümünde olur ve zarar hasada kadar saklı kalır. Ancak bazen bitki susuz kalmış gibi canlılıkta bir azalma görülebilir. Hastalık, kökler hariç tüm toprak altı kısımlarda ortaya çıkmaktadır. Gövdenin toprakla birleştiği yerler, stolonlar ve yumrular enfeksiyon yerleridir. Bu yerlerin anormal büyümesi sonucu urlar oluşur. Urlar, morfolojik olarak, karnabahara benzeyen hiperplastik doku şeklinde gelişen biçimsiz, tomurcuklanmış yapıdadır. Bu urların boyutları; çok küçük, toplu iğne başı gibi şişkinliklerden, yumrunun tamamını kaplayan büyüklüğe ulaşabilir. Tipik bir ur başlangıçta beyazdır, kabaca elips şeklinde, ancak yapı olarak genellikle katı olmayıp yumuşak ve etli yapıda olup, yumrudan kolaylıkla kopabilmektedir. Urlar toprak altında veya üstünde yaşlandıkça rengi koyulaşır, kahverengine dönüşür ve çürüyerek toprağa dağılır.
Resim 1. Patates kanseri hastalığının yumrudaki belirtisi.
Patates Mildiyösü (=Geç Yanıklık) (Phytophthora infestans) Hastalığı: Belirtileri genellikle yaprak uçları ve kenarlarından başlayan küçük sulu açık yeşil lekeler şeklinde görülmektedir. Yuvarlak ve düzensiz şekilli olan bu lekeler, çoğunlukla sağlıklı dokuların içinde bulunduğu, açık sarımsı yeşil bir sınırla çevrilidir. Bu lekeler hızla büyür, kahverengi veya morumsu siyaha dönüşür.Yüksek nem ve yaprak ıslaklığında lekelerin alt yüzünde pamuk benzeri beyaz kül renginde bir küf tabakası oluşur. Lekeler tüm bitkide görülebilir. Gövde üzerinde de kahverengi siyah koyu renkli yağlı lekeler oluşur. Bu lekeler, solgunluğa sebeb olabilir veya yüksek nemli hava koşulları kalıcı olduğu zaman, bitkiyi tamamen kaplayarak ölmesine neden olur.
Yumrularda yüzeysel, eflatun renkli, kuru çürüklük halinde yaralar oluşur. Bu yaralar yumru yüzeyinde düzensiz olarak yayılır. Hastalanmış ve sağlam dokular kesin bir hat şeklinde değildir. Hastalanmış dokunun derinliği de değişkendir. Yumrular serin, kuru koşullar altında depolandığı zaman belirtilerin gelişmesi gecikir. Depolama süresi uzadığı zaman çok hafif çökmeler görülür. Bunlar +4 C’nin altında gelişemezler kuru çürüklük halinde kalırlar. Ancak uygun koşullar olduğunda çürükçül bakterilerin gelişmesiyle yaş çürüklük haline dönüşürler.
a) yapraktaki belirtisi. b) yumrudaki belirtisi.
Resim 2. Patates mildiyösü hastalığının yapraktaki ve yumrudaki belirtisi.
Erken Yaprak Yanıklığı (Alternaria solani ) Hastalığı:
Yaprak üzerinde gayri muntazam, küçük koyu kahverengi lekeler halinde belirir. Bu lekeler 1-2 cm kadar büyürler. Lekeler yaprak damarlarıyla sınırlanmış iç içe daireler şeklinde büyür. Lekelerin tipik özelliği karakteristik iç içe halkalardır. Rutubetli havalarda lekeler üzerinde koyu füme veya koyu yeşil renkli kadifemsi görünüşte olan miseller teşekkül eder. Şiddetli enfeksiyonlarda bütün yapraklar kurur ve dökülürler. Bu lekeler saplarda da oluşur ve ölüme neden olabilir.
Yumru üzerinde çökük kahverengi veya siyah kuru çürüklük meydana gelir. Bu çürümeler genellikle yüzeyde kalır. Bulaşık yumrular da hastalığın bulaşma yoludur.
a) yapraktaki belirtisi. b) yumrudaki belirtisi.
Resim 3. Erken yaprak yanıklığı hastalığının yapraktaki ve yumrudaki belirtisi.
Patates Kuru Çürüklüğü (Fusarium spp.):
Hasat ve depolama sırasında, yumrularda açılan yaralardan ve zararlıların açtığı deliklerden giren hastalık etmeni fungusun yumrudaki ilk belirtisi koyu renkli çökük lekelerdir. Çürüklük ilerledikçe yumru içinde boşluklar oluşur ve bu kısımda kuru bir küf tabakası görülebilir. Bazı yumrularda çürüklük dışarıdan belirgin olmayabilir. Çürüme gösteren kısımda kabuk buruşuk bir görünüm alır. Bitkide alt yapraklar sararır, üst yapraklarda sarı benekler oluşur. İletim demetlerini tıkayarak bitkinin erken kurumasına neden olur.
a) bitkide belirtisi. b) yumrudaki belirtisi.
Resim 4. Patates kuru çürüklüğü hastalığının bitkideki ve yumrudaki belirtisi.
Patates Kök boğazı nekrozu ve Siyah Siğil
(Rhizoctonia solani) Hastalığı:
Bitkide gövde ve kök boğazında kırmızı kahverengi renkte çökük yaralar meydana getirir. Yumru üzerinde ise siyah siğil şeklinde görülür. Bu siğiller yumrunun büyük bir kısmını kaplayabilir. Dikim öncesi yumrular gözle kontrol edilerek temiz yumrular kullanılmalıdır.
a) bitkideki belirtisi. b) yumrudaki belirtisi.
Resim 5. Siyah siğil hastalığının bitkideki ve yumrudaki belirtisi.
Tozlu Uyuz (Spongospora subterranea) Hastalığı:
Bu bir yumru hastalığıdır. Yumru hücrelerinin hastalık nedeniyle aşırı büyümesi sonucu yüzeyde siğil oluşumu ilk belirtileridir. Zamanla siğiller koyulaşır içerisi beyazımsı kahverengi tozla dolar. Yumruda 1 cm.ye kadar inen yaralar oluşur. Yumru içi genellikle sağlamdır ancak başka hastalık etmenleri bu açık yaralardan girerek çürüklük yapabilirler. Hastalık bitki köklerinde üzerinde küçük beyaz urlar meydana getirir.
Resim 6. Tozlu uyuz hastalığının patates yumrusundaki belirtisi.
Gümüşi Leke (Helminthosporium solani) Hastalığı:
Bu hastalıkta bir yumru hastalığıdır. Yumru üzerinde parlak gümüşi renginde lekeler meydana gelir. Bu lekeler tüm yumruyu kaplayabilir.
Resim 7. Gümüşi leke hastalığının patates yumrusundaki belirtisi.
Fasulye, bakla, bezelye, nohut, mercimek:
Kısaca, "Yemeklik Baklagil" adını alan fasulye, bezelye, nohut, bakla ve mercimekte tohumluğun önemi büyüktür. Tohumların kırık, lekeli olmaması gerekir. Tohumla geçen en önemli hastalık Antraknoz hastalığıdır.
Antraknoz, tarlada bitkinin bütün organlarında görülür. Kök, gövde, dal, yaprak ve bakla olarak adlandırılan meyvesiyle tohumda da görülür. Antroknoz hastalıkları daha çok gövde ve dallarda uzunumsu, içeriye doğru çökük kahverengi renkte lekeler oluşturur. Yapraktaki lekeler iç içe halkalar şeklinde ve ortası açık, dış kısmı koyu renktedir. Meyve ve tohumda oval veya dairesel içeriye doğru çökük ve siyaha yakın renkte lekeler meydana gelir.
Lekeli, kırık, böcek yenikli, çeşit özelliğinin dışında koyu renkli, esmer tohumlar tohumluk olarak alınmamalıdır.
Meyve Fidanları
Turunçgil Zamk Hastalığı:
Turunçgil türlerinde görülür. Hastalık ağacın toprağa yakın kısmı ile köklerde zarar yapar. Bulaşık ağaçlarda yer yer kurumalar görülür ve çok miktarda zamk akıntısı ortaya çıkar.
İncir Çelik Marazı:
İncir türlerinde görülür. Ilk belirti olarak sürgünlerde büyüme yavaşlar, ağaç zayıf düşer, sürgün ve ince dallarda kabukta çepeçevre bir renk koyulaşması ve kabarıklık oluşur. Bu kısımlar sonradan çatlar, yaralar meydana gelir. Bu dallarda kabuk kavlamaları ile çıplaklaşma görülür.
Kav Hastalığı:
Hastalık etmeni mantar başta asma olmak üzere zeytin, dut, meşe, kayın, akasyada bulunur.
Hastalık yaşlı asmalarda görülür. Bunlardan alınan aşı kalemi ve çeliklerle yayılır. Yaprak damar araları önce sararır sonra kızarır. Yapraklarının bir kısmı şeffaf bir hal alır.
Kök Çürüklüğü:
Geniş bir konukçu topluluğu vardır. Yaprağını döken ve dökmeyen orman ağaçları özellikle zeytin, ceviz, dut, kestane, asma, turunçgiller, taş ve yumuşak çekirdekli meyveler başlıca konukçulardır. Ağacın kökünde kabuk ile odun arasında beyaz bir misel tabakası oluşturur. Bu tabaka sonradan koyulaşır, odun tabakası zamanla sarımtırak beyaz süngerimsi bir doku haline gelir. Çürüyen kısım ve toprakta rizomorf denilen koyu renkli kordonlar meydana gelir.
BAKTERİYEL HASTALIKLAR
Meyve ve bağ fidanları alımında dikkat edilmesi gereken bakteriyel hastalıklar:
Meyve ve bağ fidanları alırken, bakteriyel hastalıklar yönünden temiz ve sertifikalı fidanların alınmasına özen gösterilmelidir. Fidan alınırken genel olarak gövdesinde yara, kabukta renk değişikliği ve çöküntü bulunan, köklerinde ya da kök boğazında urlar, siğil benzeri yapılar olan fidanlar alınmamalıdır. Mücadelesi ya çok güç olan ya da hiç mümkün olmayan bakteriyel hastalıklarla bulaşık fidanlarla kurulacak bahçe ya da bağlardaki fidanlar çok kısa sürede ya ölecek ya da buralardan beklenen verim elde edilemeyecektir. Bu nedenle aşağıda belirtilen bazı önemli bakteri hastalıkları yönünden fidanların kontrolü yapılmalıdır.
Ateş Yanıklığı (Erwinia amylovora) Hastalığı:
Elma, armut ve ayva başta olmak üzere diğer yumuşak çekirdekli meyve ağaçlarında görülür. Hastalığın en tipik işareti nemli havalarda hastalıklı kısımda krem rengi sütümsü bir akıntı oluşmasıdır. Çiçek ya da çiçek demetleri hastalandığında önce solar, büzüşür, kahverengileşir, zamanla siyahlaşarak ateşte yanmış gibi bir görünüm alır. Taze sürgünler hastalandığında ise siyahlaşır ve uç kısımları geriye doğru kıvrılır. Bu belirti “Çoban değneği” olarak adlandırılır. Dal ve gövdede başlangıçta kırmızımsı- kahverengi olan hastalıkla bulaşık kısımlardaki dokular içeriye doğru çöker. Böyle belirti gösteren yerlerde kabuk bir bıçakla kaldırıldığında kabuk dokusunun kahverengi bir renk aldığı görülür.
Resim 8. Armutta ateş yanıklığı hastalığının sürgündeki belirtisi.
Sert Çekirdekli Meyvelerde Bakteriyel Kanser ve Zamklanma (Pseudomonas syringae pv. syringae ve Pseudomonas syringae pv. morsprunorum) Hastalığı:
Hastalıklı yaprak ve çiçek gözleri ilkbaharda açılamaz. Bu gözlerin dip kısımlarında küçük kanserler oluşur. Hastalığa yakalanan çiçekler solar, kahverengi renk alır ve dalda asılı kalır. Yapraklarda küçük, yuvarlak veya şekilsiz, başlangıçta soluk yeşil yağ lekesi şeklinde, daha sonradan kahverengi renk alan sarı haleli lekeler oluşur. Bu lekeler sonradan kurur ve dökülür. Yapraklar saçma ile delinmiş gibi bir görünüm alır. En çok zarar dallar ve gövdede görülür. Dış kabuk üzerinde dairesel ve uzunlamasına ıslak lekeler görülür, bu lekeler kahverengi ve ekşi kokuludur. Erik ve kiraz bu hastalığa en hassas çeşitler olup, diğer sert çekirdekli meyvelerde de görülmektedir.
Turunçgil Dal Yanıklığı (Pseudomonas syringae pv. syringae) Hastalığı:
Hastalığın ilk belirtileri limon, portakal ve mandalinlerde sürgün ve yaprak yanıklığı şeklindedir. Genç sürgünlerin yaprak sapı siyahlaşır, yaprak yüzeyi soluk esmer bir hal alır. Yaprak turgorunu kaybeder ve orta damar boyunca kıvrılarak aşağıya doğru sarkar. Hastalığın ilerlemiş halinde siyahlık yaparak sapına da geçer. Dalda oval ve uzun siyah lekeler oluşur. Daha sonra bu lekeler çatlayarak kabuk şeklinde daldan ayrılırlar.
Badem Dal Kanseri (Pseudomonas amygdali) Hastalığı:
Hastalığın en önemli belirtisi dal ve gövdede oluşan kahverengi kanser yaralarıdır. Hastalıklı kabuk dokusu parça parça yarılır ve kanserler açılır. Bu kanserlerin kenarları kahverengi, kabarık, şişkin ve 0.5-2 cm uzunluğundadır. Gözler etrafındaki kanserler gözlerin ölmesine neden olur. Bu şekilde hastalığa yakalanmış fidanlar yavaş gelişir, yaprak oluşumu zayıflar ve zamanla kurur.
Zeytin Dal Kanseri (Pseudomonas syringae pv. savastanoi) Hastalığı:
Zeytin dal kanseri zeytin ağacının gövde, dal ve sürgünlerinde değişik büyüklükte ur ve siğiller şeklinde görülür. Yıllık sürgünlerde yaprak, çiçek ve meyve dökümü sonucu açılan yara yerlerinde oluşan siğiller küçük, yuvarlak ve süngerimsidir. Don çatlaklarında meydana gelen urlar ise dalı çatlaklar boyunca sarmış olarak görülür.
Kök Uru (Agrobacterium tumefaciens) Hastalığı:
Hastalık meyve ağaçlarının kök boğazında görülmektedir. Köklerdeki urlar başlangıçta küçük, beyaz ten renginde, düzgün yüzeyli ve yumuşaktır. Ancak ur büyüdükçe dış yüzeyi kurur, esmerleşir ve pürüzlü bir görünüm alır ve yan kökleri yok eder. Urların boyutları fındık büyüklüğünden 30 cm çapa kadar değişebilir. Fidanlıklarda ise fidanların kök boğazında ve köklerinde fındık veya ceviz büyüklüğünde urlar görülür. Urlar başlangıçta krem renkli olup sonra esmerleşir ve yüzeyleri çatlar, hastalığa şiddetli yakalanan fidanlar iyi gelişemezler.
Resim 9. Meyve fidanının kök boğazında Agrobacterium tumefaciens urları.
Bağlarda Kök Uru (Agrobacterium vitis) Hastalığı:
Hastalık, asmanın toprağa yakın kısımlarında ve kollarda görülür. Köklerde genellikle ur oluşturmaz. Urlar yaz ayı başlarında beyaz renkli ve yumuşak görünümlüdürler, yaz sonunda kahverengine dönüşürler, sonbaharda ise kuru ve odunsu bir yapıya bürünürler. Bir sezonda tüm asmayı saracak kadar büyük urlar oluşabilir. özellikle don olaylarının görüldüğü yerlerde asma üzerindeki don çatlakları boyunca çok sayıda urlanma olmaktadır. Bunlara sıraca ya da uyuz adı verilmektedir.
Resim 10. Asmada sıraca belirtisi.
Fidanlıklarda ise köklü asma çubuklarının kök boğazında, köklerinde, köreltilmiş gözlerde ve aşı noktalarında urlar görülür. Hastalığa şiddetli yakalanan fidanlar iyi gelişemezler.
Tohum Alımında Dikkat Edilmesi Gereken Bakteriyel Hastalıklar
Tohumluk alınırken çeşit ve kalite özelliklerinin yanısıra hastalıklı olup olmadıklarının da kontrol edilmesi gerekir. Çünkü, ekimi yapılacak temiz tohumların arasındaki bir hastalıklı tohum diğer tohumlara da hastalığın bulaşmasına ya da çimlenme sonrası sağlam bitkilerin hastalanmasına, dolayısıyla verim düşüklüğüne neden olabilir. Bakteriyel hastalıkların tohumda olup olmadığının gözle farkedilmesi genelde mümkün olmadığından genel kural olarak tohumlukların güvenilir yerlerden, hastalık görülmeyen tarlalardan alınması, sertifikalı olması hastaıkların taşınmaması bakımından önem taşır.
Bakteriyel hastalıkların, tohumda olup olmadığı gözle farkedilmese de bazı tohumluklarda, örneğin, patateste bazı bakteriyel hastalıkların olup olmadığı gözle anlaşılabilir. Bu nedenle patates tohumluğu alınırken yumruların gözle iyice incelenmesi ve hatta bazılarının ikiye kesilerek iç kısmında renk değişikliği, herhangi bir akıntı olup olmadığının kontrol edilmesi faydalı olacaktır.
Patates tohumluğunda görülen başlıca bakteriyel hastalıklar ve belirtileri şu şekilde özetlenebilir.
Patates Bakteriyel Yumuşak Çürüklük ve Karabacak (Erwinia carotovora subsp.carotovora, E.carotovora subsp.atroseptica ve E.chrysanthemi) Hastalığı:
Tarlada, gövdenin toprağa yakın kısmında yumuşama ve siyahlaşmaya neden olması sebebiyle bu hastalığa "Karabacak' adı verilir. Bazı durumlarda siyahlaşma gövdenin üst kısımlarına kadar ulaşır. Ana gövdedeki siyahlaşma ve çürüme stolonlara ve yeni oluşan yavru yumrulara doğru yayılır. Bu şekilde hastalanmış bitkiler çekildiğinde toprak seviyesinden kopmaktadırlar.
Bu hastalık etmenini taşıyan yumrularda, yumuşak çürüklük görülür. Bulaşık yumrular depo şartları uygun olduğunda, sıcaklığın artması ve yüksek nemde yumuşak çürüklüğe neden olur ve sağlam yumrulara da bulaşarak hastalık yayılır. Yumrularda ıslak, peynirimsi şekilde cıvık bir çürüme görülür ve ileri devrede böyle yumrulardan pis bir koku yayılır. Ülkemizde önemli zararlara neden olabilen bu hastalıktan korunmak için tohumlukların iyice kontrol edilmesi ürün kaybının önlenmesi bakımından çok önemlidir.
Resim 11. Patateste karabacak belirtisi.
Patateste Adi Uyuz (Streptomyces spp.) Hastalığı:
Hastalık etmeni, patatesin yaprak ve gövdesinde herhangi bir belirtiye neden olmaz. Patates yumrularında ilk belirtiler küçük, yuvarlak lekecikler halinde ortaya çıkar. Bu lekecikler yumruyla birlikte büyür ve renkleri koyulaşır. Hastalıklı patates yumruları üzerinde çukur veya yarıklar halinde girintiler oluşur. ölen doku artıkları pul şeklinde birbirlerinden ayrılır yada yumru üzerinde kabarık, pürüzlü, kaba ve mantarımsı oluşumlar meydana gelir.
Tohumluk patates alırken bu hastalık yönüyle yumrular kontrol edilmeli, sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır.
Resim 12. Patateste adi uyuz hastalığı zararı.
Stolbur Hastalığı:
Patateste ilk belirtiler, uç yapraklarda morumsu renk değişimi ve külah şeklinde kıvrılma ile birlikte sararma şeklinde görülür. Boğum araları kısalmaya, boğumlar ve koltuk sürgünleri kalınlaşmaya başlar ve ileri safhalarda koltuk yumruları oluşur. Daha sonra toprak ve hava şartlarına bağlı olarak hızlı veya yavaş bir solgunluk görülür. Solgunlukla birlikte kökler tamamen ölür. Hastalığın depoda yumrulardaki belirtisi iplik şeklinde çimlenmedir.
Patateste Kahverengi Çürüklük (Ralstonia solanacearum) Hastalığı:
Kahverengi çürüklük hastalığı yumruların gözlerinden ve gövdeye olan bağlantı kısmından bakteriyel damlacıkların çıkmasıyla ayırt edilebilir. Bu bakteriyel akıntı kuruyunca toprak parçaları gözlere yapışık olarak kalır.
Hastalıklı yumrular kesildiği zaman, yumru iletim demetlerinde kahverengileşme görülür. Kahverengileşen iletim demetlerinden krem rengi bir bakteriyel akıntı çıkar.
Resim 13. Patateste kahverengi çürüklük hastalığının iletim demetlerinde oluşturduğu zarar.
VİRÜS VE BENZERİ HASTALIKLAR
Tohum ve Yumru Alımında Dikkat Edilmesi Gereken Viral Hastalıklar
Tohumluk alınırken yukarıda ifade edildiği gibi çeşit ve kalite özelliklerinin ve diğer hastalıkların yanı sıra virüs ile bulaşık olup olmadığı da kontrol edilmesi gerekir. Çünkü, ekimi yapılacak temiz tohumların arasındaki bir virüs ile bulaşık tohum, diğer tohumlara da virüsün dolayısıyla da bundan kaynaklanacak hastalığın bulaşmasına sebep olurlar. Birçok tohumlukta virüsün olup olmadığı gözle ayırt edilemez. Ancak virüs ile bulaşık bazı sebze, yem ve baklagil tohumları normalden daha küçük ve bazen de şekli bozuk olur. Tohumların rengi de gerçek renginden farklı olur. Bu farklılıklar da her zaman görülemez.
Bazı tohumluk yumru ve arpacık soğanlarında da aynı durum söz konusudur. Yani yumru ve soğanlar normalden daha küçük ve şekilsiz olabilirler. Bazı yumrularda da virüsün belirtileri gözle görülebilir. örneğin, patateste bazı virüs hastalıkların olup olmadığı bu şekilde anlaşılabilir. Genel kural olarak tohumlukların güvenilir yerlerden, hastalık görülmeyen tarlalardan alınması, hastalığın taşınmaması bakımından önem taşır.
Tohumla ve tohumlukla taşınan bazı önemli virüs hastalıkları ve belirtileri şu şekilde özetlenebilir.
Kabakgil Mozaik Virusu
Kabak mozaik virüsü kabakların en önemli virüs hastalıklarından birisidir. Bu virüs bütün kabakgil bitkilerinde hastalığa yol açar.
Bu virüsün oluşturduğu hastalıkların ilk belirtileri yapraklar üzerinde sarı-yeşilimsi lekeler şeklinde başlar. Bu ilk belirtilerden sonra bitkinin tümünde mozaik, damar bantlaşması, yaprak deformasyonu ve bodurluk görülür. Kol atma duraklar. Şiddetli enfeksiyonlarda meyvelerde de sarımsı yeşil renk değişimi olur. Meyve şekli bozulup kıvrılır. Gövdede çatlamalar ve nihayetinde bitkilerde ölüm görülür. Enfeksiyon zamanına ve şiddetine bağlı olarak üründe kalite ve kantite kaybına yol açtığından ekonomik önem taşır.
Kabak mozaik virüsü tohum ile taşınmasının yanında böceklerle taşınabilir ve hastalıklı bitki artıklarında ve yabancı otlarda yaşayışını devam ettirebilir. Virüs hastalıklı bitkilerden mekanik olarak taşınır.
a) yapraklarında oluşturduğu belirtiler. b) meyvesinde oluşturduğu belirtiler.
Resim 14. Kabak mozaik virüsünün kabak yapraklarında ve meyvesinde oluşturduğu belirtiler.
Baklagil Virus Hastalıkları
En önemli baklagil virüs hastalıkları tohumla taşınır. Bunlar Fasulye Adi Mozaik Virüsü, Fasulye Sarı Mozaik Virüsü ve Bezelye Mozaik Virüsüdür. Bu virüsler hemen hemen bütün baklagil bitkilerinde hastalık yaparlar. Hemen hepsinde de tohumla taşınırlar.
Bu virüslerin oluşturduğu hastalıkların ilk belirtileri yapraklar üzerinde sarı-yeşilimsi mozaik desenleridir. Bu ilk belirtilerden sonra bitkinin tümünde mozaik, damar açılmaları, yaprakta şekil bozukluğu, küçülme, rozetleşme ve bodurluk görülür. Şiddetli enfeksiyonlarda nekroz ve nihayetinde bitkilerde ölüm görülür. Baklagillerin tane tutumu da azalır.
Bu virüslerin en önemli bulaşma kaynakları tohumdur. Tohumun yanında yaprak bitleri ile ve hastalıklı bitkilerden mekanik yolla da bulaşırlar. Fasulye adi mozaik virüsü polen ile de taşınır.
Virüs ile bulaşık baklagil tohumları sağlıklılara göre nispeten ayırt edilebilir. Tohumlar normalden daha küçük ve şekilsiz olabilirler. Aynı zamanda normal renginden farklı renkte de olabilirler. Yalnız bu belirtiler kesin bir virüs belirtisi değildir.
Resim 15. Fasulye adi mozaik virüsünün baklagil yapraklarında oluşturduğu çeşitli mozaik belirtiler.
Patates Virus Hastalıkları
Ülkemiz için önemli 4-5 tane patates virüs hastalığı vardır. Bunlar arasında en önemlileri, patates X, patates Y, patates A ve patates yaprak kıvrılma virüsleridir. Bunlardan ilk üçü bir arada bulundukları zaman çok daha şiddetli hastalıklara yol açarlar. Bunların hepsi diğer patates virüs hastalıkları gibi tohumluk yumrular ile taşınır. Bunlar aynı zamanda, yaprak biti vektörleriyle de taşınırlar. Bazıları mekanik olarak da taşınır. Yalnız patates Y virüsü ve yaprak kıvrılma virüsü yoğun olduğu zaman yumrularda belirti oluştururlar.
Patates Y virüsünün patateste sebep olduğu hastalık mozaik ve çizgi hastalığı olarak bilinir. Verim kaybı, şartlar uygun olduğunda % 80’e kadar çıkar. Bu virüs yapraklarda mozaik, nekrotik leke ve çizgiler oluşturur. Yapraklar gövdeye yapışır Patates Y virüsü, şiddetli enfeksiyonlarda yumru üzerinde krater şeklinde ve yuvarlak derin halkalar oluşturabilir. Bazen de tırnak geçmiş gibi belirtiler görülebilir. Yumru üzerindeki bu belirtilerin izdüşümü yumru etinde de görülür.
Patates yaprak kıvrılma virüsü genç yapraklarda sararma ve yukarı doğru kıvrılma, yaşlı yapraklarda kıvrılma ile birlikte sarımsı ve pembemsi renk değişimi meydana getirir. Bulaşık bitkilerde gövdelerde; yumruya yakın yerlerde kahverengileşmeler, daha sonra ölüm görülür. Bulaşık bitkiler sağlıklılara göre daha bodur ve yukarıya doğru gelişir. Bu hastalığa yakalanmış bitkilerde % 50-80’e varan verim kayıpları görülür. Patates yaprak kıvrılma hastalığı şiddetli enfeksiyonlarda yumrularda ağ nekrozu oluşturur.
a) nekrotik çizgiler b) bu virüs ile bulaşık patates bitkisinin genel görünüşü.
Resim 16. Patates Y virüsünün patates yapraklarında oluşturduğu nekrotik çizgilerin ve bu virüs ile bulaşık patates bitkisinin genel görünüşü.
Resim 17. Patates yaprak kıvrılma virüsünün patates yapraklarında oluşturduğu yukarı doğru kıvrılmalar.
Yonca Mozaik Virusu
Tohumla taşınan önemli bir virüs hastalığıdır. Yonca tohumlarıyla % 50 oranında taşınabilir. Tohumun yanında 13 farklı tür yaprak bitiyle ve mekanik olarak da taşınır. Hastalığın oluşturduğu ilk belirtiler genç yapraklarda sarı ve yeşil mozaik belirtileridir. Hastalık ilerledikçe sararma, buruşukluk ve rozetleşme gibi belirtiler ortaya çıkmaya başlar.
Virüs ile bulaşık tohumlar, sağlıklılara göre daha küçük ve rengi farklı olsa da bunu gözle ayırt edemeyiz.
Genel olarak tohumla taşınan bu virüs hastalıklarının birçoğunun çeşitli böcek vektörleri vardır. Bunlar bir kez tarlaya taşındığı zaman bu böcek vektörleriyle uzun mesafelere yoğun bir şekilde taşınabilir. Bu yüzden tohumluklar güvenilir yerlerden, hastalık görülmeyen tarlalardan alınması, hastalığın taşınarak yayılmasının önlenmesi bakımından önem taşır. Eğer hastalık yönünden kuşkulanılıyorsa, tohum ve tohumluklar testlenmek üzere ilgili Araştırma Enstitülerine analize gönderilmelidir.
Resim 18. Yonca mozaik virüsünün yonca yapraklarında oluşturduğu mozaik belirtiler.
Fidan Alımında Dikkat Edilmesi Gereken Viral Hastalıklar
Fidan alınırken çeşit ve kalite özellikleri ile diğer hastalıkların yanı sıra virüs ile bulaşık olup olmadığının da kontrol edilmesi gerekir. Çünkü, dikimi yapılacak temiz fidanların arasındaki virüs ile bulaşık bir fidan, ileride diğer fidanlara da virüsün dolayısıyla da bundan kaynaklanacak hastalığın bulaşmasına sebep olurlar. Fidanlarda virüs bulunsa bile konsantrasyonunun az olma ihtimalinden dolayı, virüs ile bulaşık olup olmadığını gözle ayırt edemeyiz. Yalnız yoğun bir bulaşıklık söz konusuysa ve de fidan yapraklıysa bazı virüslerin belirtilerini görebiliriz.
Genel kural olarak fidanların sertifikalı olması, güvenilir yerlerden, hastalık görülmeyen fidanlıklardan alınması, hastalığın taşınmaması bakımından önem taşır. Meyve virüslerinin hepsi fidanla taşınır.
Fidanla taşınan bazı önemli virüs hastalıkları ve belirtileri şu şekilde özetlenebilir.
Kiraz Halkalı Leke Virus Hastalığı
Bu virüs kirazın yanı sıra vişne, erik, şeftali, kayısı, Prunus mahaleb, P. cerasifera, P. amygdalus, ayrıca gül ve şerbetçi otu gibi bitkilerde de hastalığa yol açar.
Bu virüs hastalığından dolayı kiraz ağaçlarında sürgün başladıktan hemen sonra, yapraklarda belirgin olmayan açık ve koyu yeşil beneklenme ve nekrozlar görülür. Bu nekrozlar genellikle şekilsiz olup nadiren yuvarlaktırlar, zamanla nekrozlar dökülünce yaprak delik deşik olur ve yaprak şekli bozulur. Bu delikler saçma tanesi şeklindedir. Bazı izolatları nekrotik reaksiyonları takiben sarı beneklenmelere, nekroza ve yaprak enasyonuna yol açar. Bazıları da sarı lekelenmeler oluşturur. Şiddetli enfeksiyonlarda çıplak sürgün oluşumu görülür. Bu da ağaçlarda gelişme geriliği ve ölüme yol açar. Meyve gelişiminde gecikme, meyvelerde çökme, lekelenme ve şekil bozukluğu meydana gelir.
Virüs % 50'ye kadar verim düşüklüğüne ve fidanlıklarda da % 60'a kadar anaç kalem uyuşmazlığına sebep olmaktadır.
Virüs fidanların yanında kalem, aşı gözü, tohum ve polen ile de taşınır.
Resim 19. Kiraz halkalı leke virüsünün kiraz meyvelerinde oluşturduğu nekrotik deformasyonlar.
Kirazlarda Enasyon Hastalığı
Bu hastalık birkaç virüsün bir arada enfeksiyon yapması sonucunda ortaya çıkar.
Bu hastalıkla bulaşık kiraz ağaç yapraklarının çoğunda belirti oluşur. İlk belirtileri sarı yeşil lekeler şeklinde başlar.Mevsim başında yapraklar normal görülür daha sonra daralır ve hafifçe dalgalı bir görünüm alır. Yaprağın bir tarafı daha dardır, böylece yapraklar bükük görünüm alır. Aynı zamanda asimetrik bir gelişme gösterir. Hastalığın tipik olan en önemli belirtisi ise yaprak alt yüzeyinde oluşan enasyon belirtisidir. Orta damardan oluşarak başlayan bu belirti yan damarlar boyunca yaprak kenarlarına doğru gelişir. Bulaşık yapraklar gevrek olup, çabucak kırılır. Bulaşık ağaçların yaprakları geç oluşur. Sürgünlerin boğum araları kısalarak rozetimsi bir görünüm alır. Tomurcuklar iyi bir şekilde gelişmez. Sürgünler yavaş gelişerek dallar ölür. Meyveler geç olgunlaşır ve meyve sapı kısa olur. Meyveler uzunumsu görünür. Dolayısıyla verim düşer.
Hastalığa yol açan virüsler aşı kalemi ve aşı gözü ile taşınırlar. Bunun yanında çoğu toprakta yaşayan nematod vektörleri ile bazıları da polen ile de taşınırlar.
Resim 20. Kiraz yapraklarında enasyon belirtisi.
Sert Çekirdekli Meyve Ağaçlarında Şarka Hastalığı
Bu hastalığa Plum pox potyvirus yol açmaktadır. Ülkemizin hem iç hem de dış karantina listesinde yer alan önemli bir virüs hastalığıdır.
Virüsün yol açtığı hastalıktan dolayı erik, şeftali, nektar ve kaysıda çok ciddi kayıplar meydana gelir.
Hastalığın ana konukçuları olan erik, kayısı, nektar ve şeftalide belirtileri genel olarak yaprak ve meyvelerde görülür. Erik ve kayısılarda yaprak belirtileri, sarı leke, bant ve halka şeklindedir. Kayısı ve eriklerde bütün bir vejetasyon yaprak belirtileri görülebilir. özellikle genç sürgünlerde belirgindir.
Şeftali yapraklarında damarlar boyunca renk açılması, ve damar bantlaşması, kıvrılma ve deformasyon şeklinde görülür. Belirtiler ilkbaharda, ilk yapraklanma devresinde görülebilir.
Meyve belirtileri, erikte; sarı halka ve bantlar şeklinde çöküntüler olum devresine yakın daha belirgin görülür. Meyve kesitinde, bu çökmüş yerlerin koyu kahverengi, lastik gibi ve çekirdeğe yakın yapışık olduğu görülür. Çekirdekte adeta meyvedeki belirtinin izdüşümü meydana gelir. Bunlar koyu renkli nokta, halka ve bantlar şeklindedir.
Kayısı meyvelerinde ise genel olarak deformasyon, halka ve bantlar görülür. Çekirdekte de sarı halka ve bantlar çok belirgindir. Şeftali meyvelerinde de hemen hemen aynı belirtiler görülür. Yalnız meyveler olgunlaştığında kaybolabilir. Bulaşık meyveler deforme olmuşlardır.
Hastalığın en önemli belirtilerinden biri de meyve olumundan önce meyvelerin dökülmesidir. Meyveler tamamıyla ticari değerini kaybeder. Virüs ile bulaşık ağaçlarda genellikle cüceleşme görülmez.
Virüs yaprak biti vektörleriyle, bulaşık aşı kalemi, aşı gözü, çelik ve çöğür ile taşınır.
a) Kaysı yapraklarında. b) erik yapraklarında c) şeftali yapraklarında
Resim 21. Şarka virüsünün kaysı, erik, ve şeftali yapraklarında oluşturduğu lekeler.
a) Kaysı meyvelerinde b) erik meyvelerinde c) şeftali meyvelerinde
Resim 22. Şarka virüsünün kaysı, erik, ve şeftali meyvelerinde oluşturduğu lekeler.
Elma Mozaik Virüsü
Bu virüs elma yetiştiriciliği yapılan çoğu ülkede yer almaktadır. Virüsün elmadan başka bilinen diğer konukçuları arasında huş ağacı, şerbetci otu, kestane, ahududu, çilek, fındık ve kayısı yer almaktadır.
İlkbaharda bulaşık ağaçlarda yaprak yüzeyinde soluk sarı- krem renginde alanlar görülür. Bu alanlar, küçük nokta şeklinde, ya da düzensiz daha geniş lekelerden, damar sararmalarından, sarı çizgi ve bantlardan ibarettir. Mevsim ilerledikçe bu soluk sarı lekelenmeler, alanlar ve bantlar, krem ya da daha krom sarı ya da beyaz renk alır. Daha sonra da bu alanlar nekrotikleşir.
Hastalık belirtilerini en iyi Granny Smith ve Golden Delicious gibi hassas çeşitlerde gösterir. Daha dayanıklı çeşitlerde belirtiler bir kaç lekeden ibarettir. Bu hastalığa yakalanmış elma ağaçlarında % 50’ye varan verim kaybı söz konusudur. Bir çok elma çeşidinde belirti görülmez.
Virüs özsu ile taşınabilir. Bu virüsün yayılması daha çok anaç bitkiler ile olmaktadır. Bunun yanında diğer üretim materyalleri ile ve aşı yolu ile taşınmaktadır. Bilinen bir vektörü yoktur. Ayrıca tohumla taşındığına dair bir kanıt yoktur.
Resim 23. Elma mozaik virüsünün elma yapraklarında oluşturduğu sararmalar.
Asmalarda Bulaşık Soysuzlaşma (Kısa Boğum)
Bulaşık soysuzlaşma hastalığı asma yapraklarında sarı lokal lekeler, damar bantlaşmaları, deformasyonlar, yaprak simetrisinde bozulmalar, cep oluşumunda düzensizlik ve yaprakta yelpaze formunda değişiklik meydana getirdiği gibi sararmalar da meydana getirirler. Hastalığa yakalanmış asmaların sürgünlerinde çatallaşmalar, yassılaşmalar, zig zag gelişme ve çift boğum oluşumu da görülür. Salkımlarda da tane tutumu azalır. Salkım ve taneler küçülür. Olgunlaşmada gecikmeler meydana gelir. Bu virüs hastalığından kaynaklanan en önemli belirtilerden biri de salkımdaki boncuklaşmadır; yani irili, ufaklı birçok tanenin salkımda bir arada görülmesidir.
Hastalık özsu ile taşınabilir. Hastalığın yayılması daha çok anaç bitkiler ile olmaktadır. Bunun yanında diğer üretim materyalleri ile ve aşı yolu ile taşınmaktadır. Ayrıca nematodlarla da aktif bir şekilde taşınırlar.
Resim 24. Bulaşık soysuzlaşma hastalığının asma yapraklarında oluşturduğu belirtiler.
Asma Yaprak Kıvrılma Hastalığı
Bağların diğer önemli bir virüs hastalığı olan, yaprak kıvrılma hastalığı en önemli belirtilerini asma yapraklarında meydana getirir. özellikle de siyah üzüm çeşitlerinde belirtileri tipiktir.
Vejetasyon döneminin başında, hassas çeşitlerin yapraklarında içe doğru kıvrılmalar başlar. Yaz sonu ve sonbaharda siyah üzüm çeşitlerinin yaprak ayalarında kırmızı, mor renk değişimi ortaya çıkar. Yaprak damarları ise yeşil rengini muhafaza eder. Aynı zamanda içeri doğru kıvrılma çok daha tipik bir hal alır. Beyaz üzüm çeşitlerinin yapraklarında içe doğru kıvrılma ve renk açılması tipik olur. Bu hastalığa yakalanmış asma salkımlarındaki en önemli belirti, tanelerdeki renksizleşme ve olgunlaşmadaki gecikmedir. Tane tutumu az ve küçük olur.
Bu hastalığın yayılması daha çok anaç bitkiler ile olmaktadır. Bunun yanında diğer üretim materyalleri ve aşı yolu ile de taşınmaktadır.
Yukarıda ifade edilen önemli meyve virüsleri fidanların yanında aşı kalemi, anaç, polen, böcek ve nematod vektörleri gibi yollarla da taşınabilmektedir. Bu yüzden virüs ile bulaşık bir fidan bahçeye girdiği zaman, sadece o bahçenin virüs ile bulaşmasına değil, ileriki zamanlarda diğer yakın ve uzak bahçelerin, hatta yöre ve bölgelerin bulaşmasına yol açacakdır. Bundan dolayı sadece virüs hastalığı yönünden değil diğer hastalıklar yönünden de temiz, sertifikalı fidan alımına özen gösterilmeli, eğer mümkünse de yeni fidanları hastalık yönünden testlenmek üzere ilgili Araştıma Enstitülerine analize gönderilmelidir.
a) asma yapraklarında oluşturduğu belirtiler. b) salkımlarında oluşturduğu belirtiler.
Resim 25. Asma yaprak kıvrılma hastalığının asma yapraklarında ve salkımlarında oluşturduğu belirtiler.
BİTKİ PARAZİTİ NEMATODLAR
Bitkilerde zararlı nematodlar genellikle çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar olduklarından tanınmaları ya belirtilerinden, ya da laboratuvar tetkikleriyle mümkün olmaktadır.
Fidan alımlarında dikkat edilmesi gereken bitki paraziti nematodlar
Fidanların köklerinde zarar yapan ve fidanla taşınan iki önemli nematod vardır. Bunlardan Kök-ur nematodlarının dişileri, kök dokusu içinde beslenerek irili ufaklı urlar meydana getirirler ve ince köklerin dikkatlice incelenmesiyle fark edilebilir. Daha çok turunçgil fidanlarında zarara neden olan Turunçgil nematodunun dişileri ise boyunları kök dokusuna asılı beslenirler. Ur oluşturmadıklarından tanınmaları Kök-ur nematoduna göre daha güçtür. Bulaşıklığın saptanması ancak köklerin laboratuvarda incelenmesiyle mümkündür.
Karantinaya tabi olan bu iki nematodun bulaşık olmayan bölgelere taşınmasının önlenmesi amacıyla, temiz olduğu tespit edilen fidanlar mühürlenmekte ve "Taşıma ve Satış Sertifikası" düzenlenerek sevk ve satışına izin verilmektedir. Söz konusu mühür ve sertifikaya sahip fidanlar güvenle satın alınabilir.
Çilek fideleri, Çilek nematodu ve Soğan sak nematodu ile bulaşık olabilir. Bu nematodlar sap ve yapraklarda renk açılması, kalınlaşma ve kıvrılmalara neden olurlar. Ancak buna benzer belirtiler diğer etmenler tarafından da oluşturulduğundan kesin tanımı laboratuvar tetkikiyle mümkün olabilmektedir.
Tohum alımlarında dikkat edilmesi gereken bitki paraziti nematodlar
Patates tohumluğu alırken; Patates çürüklük nematodunun yumruda meydana getirdiği kuru çürüklüğün olmamasına dikkat edilmelidir. Bu nematod bulaşık yumrularda kuru, süngerimsi görünüşte açık kahverengi lekeler oluşturur. Çürüklük zamanla iç kısımlara doğru ilerler. Bu tip yumruların kabukları kolayca soyulabilir. Soğan sak nematodu da patates yumrularında benzeri belirtilere neden olur. Kök ur nematodu ise siğiller oluşturur.
Başta soğan tohumluğu olarak kullanılan kıska ve arpacık (güvesi) olmak üzere yonca, üçgül, korunga gibi yemlik baklagiller ile bakla, fasulye gibi yemeklik baklagillerin tohumları ve süs bitkilerinin soğanları; Soğan sak nematodu ile bulaşık olabilir. Bu nematodun önemli bir konukçusu olan soğandaki belirtisi, tabakaların birbirinden ayrılması ve iç kısımlarında unumsu bir madde oluşması şeklindedir. Ancak bu durum daha ileriki dönemlerde belirginleştiğinden, kesin tanım ancak laboratuar tetkiki ile mümkündür.
Tohumluk olarak kullanılan hububat danelerinde bulunabilecek zararlılardan birisi de Buğday gal nematodudur. Bu nematodun larvaları danenin içini doldurarak, sert, küçük, koyu kahverengi bir hale dönüştürür. Bulaşık danaler, daneden daha küçük olduğundan, selektörden geçirilmek suretiyle %90'ın üzerinde temiz dane elde edilebilmektedir. Bu nedenle hububat alımlarında tohumluğun selektörden geçirilmiş olmasına dikkat edilmelidir.
Tohumluk olarak kullanılacak çeltik tohumlarının Çeltik beyaz uç nematodundan temiz olmasına özen gösterilmelidir.
Hububat ve patateste nematod sürveyi
İç karantinaya tabi nematodlar ile mücadelede başarılı olabilmek ve bölgede yayılışını önleyebilmek için, temiz tohumluk kullanımı önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bulaşık alanların tespiti için, tohumluk olarak kullanılan ürünlerde öncelikle iyi bir depo/ambar sürveyi gereklidir.
Sürvey uygulaması için, önce survey yapılacak bölgeyi temsil edebilecek ambar/depo sayısı saptanır. Bu sayı her il için toplam depo veya ambarların en az % 10’u oranında olmalıdır. Bu nedenle her il ve ilçenin köy adedi ve önemli miktarda buğday veya patates yetiştirilen yerler göz önüne alınarak taranacak depo/ambar sayısı ve bunların köylere dağılışı önceden tespit edilmelidir.
Depo/ambar sürveyi yapacak teknik eleman, alınan örneklerin konulacağı naylon torbaları, sürvey formüllerini (Etiket), ip, 250 gramlık ölçek (buğday için) ve gerektiğinde kullanmak için fener, lup (büyüteç) vs. den oluşan malzemeyi yanında taşır.
Kontroller depo, ambar, triyör ve selektör evlerinde yapılmalıdır. örnekleme ürünün miktarını temsil edecek şekilde alınmalıdır. Dökme veya çuvallar içinde bulunan ürünün % 10’u incelemeye tabi tutulur (buğday için; 100 ton dökme ürünün 10 tonu veya 100 çuval buğdayın 10 çuvalı incelenir) (patates için; 10 tona kadar 200 yumru, 10 tonun üzerindeki durumlarda her 10 ton için ayrıca 200 yumru alınacaktır).
Hububat için depo kontrolleri
Dökme veya çuvallar içinde bulunan ürünün % 10’u incelemeye tabi tutulur (buğday için; 100 ton dökme ürünün 10 tonu veya 100 çuval buğdayın 10 çuvalı incelenir).
1 tona kadar olan ve depoya dökülmüş vaziyette olan her buğday ürününün üst, orta ve alt kısımlarından 250’şer gramlık cam veya teneke ölçekle (Uygulamada kolaylık olması bakımından su bardağı ölçek yerine kullanılabilir) 3 ayrı örnek alınır. Bunlar temiz bir yerde karıştırılıp yapılan paçaldan 1 ölçek (250 gram) alınır. Her ton için bu işlem tekrar edilir. örneğin depoda 100 ton dökme buğday ürünü varsa bu 100 tonun sadece 10 tonu için inceleme yapılır. Her 1 ton için 250’şer gramlık 3 ölçek örnek alınıp karıştırılır ve içinden 250 gramlık bir örnek alınır. Bu işlem 10 ton için 10 defa tekrar edilir. Sonra her 1 ton için alınan paçal yapılmış 250'şer gramlık 10 örnek tekrar paçal yapılarak içinden 250 gramlık tek bir örnek alınır. Sürvey formülleri doldurularak torba içine atılır ve ağzı bağlanır. Ambarlanan buğday çuvallar içinde ise bu çuvalların %10’u incelemeye tabi tutulur. örneğin depoda 100 çuval varsa 10 çuvalda, inceleme yapılır. Her çuvalın üst ve mümkünse derin kısımlarından bir ölçek (250 gram) örnek alınır. Sonra bu örnekler karıştırılıp içinden tekrar 1ölçek (250 gram) alınıp torbaya konur, sürvey formları doldurularak torba içine atılır ve ağzı bağlanır.
a) Başaklardaki zararı (b) galli dane
Resim 26. Buğday gal nematodunun başaklardaki ve danedeki zararı.
Hububat için laboratuvar çalışmaları
Alınan örnekler müdürlüklere getirilerek her örnek temiz bir yere yayılır ve tek tek incelenir, galli daneler aranır.
Buğday gal nematodu ile bulaşık daneler koyu kahverengi veya siyah olup normal daneden küçüktür ve galli dane çok sert olup iki parmak arasında ezilmez. Galli dane sürmeli daneye de benzer, farkı sürmeli dane kolaylıkla parmak arasında ezilebilir. Tipik buğday gal nematodu belirtisi gösteren galli daneler alınarak içinde bir miktar su bulunan petriye konur su içinde yumuşaması için birkaç saat bekletilir sonra su içinde bu galli daneler ezilir, binoküler altında bakılarak yığın halinde nematodların galli daneden çıkışı görülür.
Patates için depo kontrolleri
Ekim öncesi patates depo kontrollerinde depolanan ürünün %10’unu temsil edecek sayıda örnek incelenir. 10 tona kadar 200 yumru, 10 tonun üzerindeki durumlarda her 10 ton için ayrıca 200 yumru alınır.
Patates için yeşil aksam dönemi kontrolleri
Bu amaçla yoğun olarak patates ekimi yapılan illerde, Haziran ve Temmuz aylarında ekiliş alanlarının %1’ini temsil edecek şekilde toprak ve bitki örnekleri alınır. Her 20 dekar için 10 bitki köklenecek, kökler toprakları ile birlikte laboratuara getirilir.
Patates için hasat sırasındaki kontroller
Hasat edilmiş ve edilmemiş yumruların kontrolleri şeklinde yapılır. Hasat edilmemiş tarlalarda 20 dekara kadar 20 ocak açılarak yumrular ve kökler incelenir. Hasat edilen patates yığınlarından depo kontrollerinde olduğu gibi her 10 ton için 200 yumru alınır.
Patates çürüklük nematodu ve Soğan sak nematodu için yumruda kuruma, çatlama, çürüklük, Kök-ur nematodları için yumru yüzeyinde ur, Kök lezyon nematodları için ise küçük kabarcıklar ve yumru alt yüzeyinde büzülme aranır. Patates kist nematodunun olgun dişileri köklerde ve yumrular üzerinde aranır. Ayrıca yumrular laboratuarda incelenir. özellikle patates kist nematodları gözle çok zor görülen bir zararlı olup kesin kanıya laboratuarda yapılacak analiz sonucu gitmek doğrudur.
Resim 27. Patates çürüklük nematodu zararı ve belirtisi.
Resim 28. Kök-ur nematodu zararı ve belirtisi.
a) ergin dişi b) kök üzerindeki ergin dişiler
Resim 29. Patates kist nematodu ergin dişisi ve kök üzerindeki ergin dişiler.
Patates yumru ve köklerinin incelenmesi su içinde küçük parçalar kesilmek suretiyle stereomikroskop altında yapılır.
Kist nematodları yönünden incelenmek üzere alınan toprak örnekleri laboratuvarda Fenwick Cihazı yardımıyla yıkanarak kistler elde edilecektir.
Nematod kesin olarak gözle görüldükten sonra o örnek nematod yönünden bulaşık olarak kabul edilir.
ZARARLILAR
Sebze Zararlıları Yönünden Dikkat Edilecek Hususlar
Sebze tohumluğu seçiminde, telkurdu (Agriotes sp.), patatesböceği (Leptinotarsa decemliniata) ve baklagil tohum böcekleri (Bruchus sp.)’ne dikkat edilmelidir.
Patates tohumluğu alınırken telkurdunun meydana getirdiği delikler ile patatesgüvesi zararının olmamasına dikkat edilmelidir. Telkurdu patates yumruların içine girerek galeriler açar ve bu galerilerde beslenerek zararlı olurlar. Patates güvesi ise yumruda galeri açarak yumruyu delik deşik eder. Bu patatesler bakteri ve fungus buluşmaları nedeniyle çürürler, dolayısıyla tohum çimlenme özelliğini tamamen kaybeder. Ayrıca sağlık sertifikası verilen tohumluk patateslerin, 20 gün içerisinde sevk edilmiş olması ve yetiştirildiği yerde ve bu yerin 10 kilometrelik çerçevesi dahilinde patates böceğinin bulunmaması gerekmektedir.
Baklagillerden mercimek ve fasulyede zarar yapan baklagil tohumböcekleri tanelerde zarar yaparlar. Beslenmeleri süresince tanede oyuklar meydana getirerek delik açarlar. Zarar sonucunda kalite bozularak, çimlenme gücü azalır ve ağırlık kayıpları meydana gelir. Tohumlukların deliksiz olmasına özen gösterilmelidir.
Resim 30. Telkurdu larvaları ve patatesteki zararı.
Meyve Fidanlarında Zararlı Böcekler Yönünden Dikkat Edilecek Hususlar
Meyve fidanı alımlarında, fidanların aşağıda belirtilen zararlı böceklerle bulaşık olmamasına özen gösterilmelidir.
San-Jose kabuklubiti: İç karantina listesinde yer alan San-Jose kabuklubiti meyve fidan ve ağaçlarının çok önemli bir zararlısıdır. Bu zararlının ergin dişi bireyleri koyu-gri renkte, yuvarlak, orta kısmı şişkince yaklaşık 2 mm çapında bir kabukla kaplıdır. Fidan ve ağaçların gövde, dal, sürgünlerinde bitki özsuyunu emerek beslenirler ve toksik madde salgılayarak kurumalara neden olurlar. Beslendikleri yerlerde kabuk bir bıçak ile dal eksenine paralel şekilde kesildiği zaman, altta kırmızı lekelerin görülmesi bu zararlının en tipik özelliğidir. San-Jose kabuklubiti özellikle genç ve orta yaşlı bitkiler için çok tehlikeli olup, kışı ağaçların gövde, dal, göz ve dalcıkları üzerinde geçirir. İlk dölün hareketli bireyleri bölgelere göre değişmekle birlikte mayıs-temmuz aylarında, ikinci döl temmuz-eylül ve üçüncü döl ise, eylül-aralık aylarında görülür. Armut, ayva, elma, erik, muşmula, kiraz, şeftali, nektarin, vişne, kayısı gibi meyve ağaçları ve fidanlarında zararlıdır.
Resim 31. San-Jose kabuklubiti.
Elma pamuklubiti: Elma pamuklubiti elma fidan ve ağaçlarının kök boğazından dallarına kadar her yerinde emgi yaparak zarar yapmaktadır. Bulundukları bitki kısımlarında, pamuk gibi beyaz renkli kitle içerisinde koloni halinde yaşarlar ve bitki özsuyunu emerek beslenirler. En belirgin tanınma özellikleri, beslenme sırasında salgıladıkları toksik madde ile bitkide bulundukları yerde şişkin urların, yaraların ve şekil bozuklukların oluşmasıdır. Ayrıca, bitkinin zayıf düşmesine ve verim azlığına neden olmaktadır. Elma pamuklubiti kışı ağaçların kabukları arasında, kök boğazı ve kalın köklerde geçirir. Genellikle mayıs ayından itibaren ilk bireyler görülür. Fazla sıcak ve kuru hava ile rüzgara açık yerler zararlının gelişip çoğalması için uygun değildir. Elma’nın dışında armut, ayva ve alıç gibi meyvelerde de zararlıdır.
Resim 32. Elma pamuklubiti.
Avrupa kırmızıörümceği: Avrupa kırmızıörümceğinin ergin dişileri koyu kırmızı renkli, yuvarlak şekilli ve dolgun vücutludur. Yumurtaları kiremit kırmızısı renginde ve soğan şeklindedir. Bu tür, diğer akar türleri gibi beslendikleri bitkide ağ yapmaz. Elma, armut, ayva, şeftali, kiraz, vişne, erik ve kayısı gibi yumuşak ve sert çekirdekli meyve fidan ve ağaçlarında zarar yaparlar. Yaprakların bitki özsuyunu emerek zararlı olurlar. Beslenme sırasında salgıladıkları toksik madde nedeniyle yapraklarda önce beyaz, sonra sarı kahverengi lekeler meydana gelir. Daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kuruyup dökülmesine neden olur. Ayrıca, şiddetli zararın olduğu durumlarda yapraklar gümüşü bir renk alır, meyve gözleri iyi hazırlanamadığından pişkin göz sayısı az olur ve sürgünler kış donlarından fazla zarar görür. Bundan dolayı alınacak fidanların gövde, dal ve yaprakları iyi bir şekilde incelenerek, bu zararlının ergin ve yumurtalarının bulunmamasına özen gösterilmelidir. Zararlı kışı dal ve dalcıkları üzerinde geçirir. Nisan ayından itibaren bitkilerin sürgünlerinde beslenirler. Akarların haziran ayından itibaren yoğunlukları artar ve temmuz-ağustos aylarında populasyonları en yüksek seviyeye ulaşır. Sıcak ve kuru iklim bunların populasyonunu arttırırken, yağışlı hava düşürür.
Kambur üçgenböceği: Zararlı, 9–10 mm boyunda yeşil renkli olup, yumuşak ve sert çekirdekli meyve ağaçlarının yıllık sürgünlerine ve fidanların gövdelerine yumurtalarını koymak için yaralar açmaktadır. Açılan bu yaralar nedeniyle de bitki organlarında kurumalara neden olur. Kışı fidanların, 1-3 yaşlı dallarda yumurta döneminde geçirir. Daha çok otlu bahçe ve fidanlıklarda sorun olmaktadırlar. Konukçuları arasında tercih ettiği meyve ağaçları sırasıyla armut, erik, elma ve şeftalidir. Bulaşık fidanlarda bu zararlının açmış olduğu yaraları görmek kolaydır. Bu şekilde içlerinde yumurta bulunan yaralı fidanlar, yumurtalar açılmadan önce imha edilmelidir. Yoğunluğun fazla olması durumunda yeni tesis edilmiş bahçelerde önemli kayıplara neden olurlar.
Pamukta Tohumluk Kullanımında Dikkat Edilecek Hususlar
Pamukta Tohum Temizliği ve Delintasyon: Tohumluklar bilindiği gibi elit, orijinal, anaç, sertifikalı ve kontrollü olmak üzere beş sınıfta toplanmaktadır. Bunlar içinde sertifikalı ve kontrollü tohumluklar üretim amacıyla kullanılmaktadır. Sertifikalı tohum kullanmak özellikle pamuk yetiştiriciliği için çok daha önemli olmakta, yüksek verimli ve kaliteli pamuk elde etmek için üreticilerin bu tohumluklardan kullanması gerekmektedir. Pamukta çok sayıda zararlı bulunmaktadır. Bu zararlılardan biri olan ve ana zararlılar içerisinde bulunan pembekurt adını verdiğimiz zararlının mücadelesinde ise, uygun tohumluk kullanımı oldukça önemli bir yer tutmaktadır.
Pamuk tarımında en önemli sorunlardan biri uygun çeşit seçimi ile bu çeşidin tohumluğunun sağlanmasıdır. Yüksek verim ve kaliteli bir ürün için ilk koşulun iyi bir tohumluk olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, pamuk üreten bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de pamuk tohumluğunun her yıl yenilenmesi gerekmektedir.
İyi bir verim, kaliteli ve güçlü çimlenmeye sahip tohumla mümkündür. Bu nedenle sertifikasyon işlemi görmüş ve pembekurtttan arındırılmış pamuk tohumları tercih edilmelidir. Delinte tohumların kullanılması ile birlikte üreticiler ekimde, çapada ve işçilikte büyük avantajlara kavuşmuşlardır. 3 kg. ekim normu ile ekildiğinde, tohumda %50, 1. çapada %28, 2. çapada da %14 işçilik tasarrufu sağlanmaktadır. Delinte tohum havlıya göre 2 gün önce toprak yüzüne çıkmakta, ilaçlandığı için de fungusit kullanmaya gerek kalmamaktadır.
Pamuk tohumluğu üzerinde çırçırlamadan sonra bir miktar hav kalır. Bu kısa liflerin tohumdan arındırılması işlemine delintasyon, hav alınmış tohuma da delinte tohum denir. Delinte tohumluk kullanıldığı taktirde yukarıda bahsedilen sorunların çözümü de mümkün olacaktır. Delinte pamuk tohumu kullanımının birçok avantajı bulunmaktadır. Delinte yani havsız tohumun avantajları şu şekilde sıralanabilir:
1. Delinte tohumların % 100'ü saf tohumluktur.
2. Tohumun mibzerden akış kabiliyeti daha yüksektir.
3. En iyi kalitede tohumların seçilmesi sağlanır.
4. Zayıf ve boş tohumlar elimine edildiği için çimlenme yüzdesi artar.
5. Tohum, toprak tavını daha iyi değerlendirir, tohum kabuğu daha kolay çatlar.
6. Daha hızlı bir çimlenme sağlanır ve fide daha kuvvetli gelişir.
7. Tohumlukta homojenite sağlanır.
8.Tohumluktan ve işçilikten tasarruf sağlar.
9. Hav tabakası ile taşınabilen hastalık etmenlerinin kontrolü sağlanır.
10. İlk çıkışta daha sağlıklı ve hızlı bir çimlenme sağlanır.
11. Çeşit safiyeti yüksek olduğu için yüksek verimli ve kaliteli ürün elde edilir.
12. Normal çiğitten dekara 7-8 kg yerine delinte tohumdan 3 kg ekilerek seyreltmede büyük tasarruf ve ülke ekonomisine katkı sağlanır.
13. Tohum ıslama ve mibzer tıkanıklığı sorunlarından kurtararak işçilikten tasarruf sağlanır.
14. İlaçlı olarak üreticiye ulaştığı için tohum ilaçlamasında tasarruf sağlanır.
15. Delintasyon işlemi sonucu tohumlar fümige edildiği ve çırçır makinası ile çırçırlandığı için çiğit içerisinde kışlayan ve tohumla taşınan pembe kurt larvaları tamamen öldürülür ve mantari hastalıklardan temizlenir.
a) Pembekurt kelebeği b) Pembekurt larvası
Resim 33. Pembekurt kelebeği ve larvası
Resim 34. Pembekurt’un çiğitteki ve rozet çiçek zararı.
ZİRAİ KARANTİNA
Bitki ve bitkisel ürünlerdeki zararlı organizmaların, ülke içinde ve ülkeler arasında yayılmasını önlemek için kanun, tüzük ve yönetmeliklere dayanılarak yapılan her türlü faaliyet Zirai Karantina olarak tanımlanabilir. Uluslar arası ticaretin çok yoğun olarak yaşandığı günümüzde dünya genelinde bitkisel üretim materyali dolaşımı da oldukça fazladır. Bu materyalin zararlı organizmalar yönünden temiz olması, ülkelerin kendi tarımsal üretim alanlarını zararlılardan koruması ve ekonomik kayıpların önüne geçebilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu da Zirai Karantinanın önemini giderek artırmaktadır. Ülkemizde zirai karantina hizmetleri 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak hazırlanmış tüzük, talimat ve yönetmeliklerle yürütülmektedir. Zirai Karantina uygulamaları Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı Zirai Karantina Müdürlükleri ile Tarım İl Müdürlüklerine bağlı Bitki Koruma Şube Müdürlükleri tarafından yapılmaktadır.
Zirai karantina iki alt bölüme ayrılır:
1. İç Karantina: Ülkemizin bazı bölgelerinde bulunan ancak çok fazla yayılmamış tehlikeli hastalık ve zararlıların temiz bölgelere bulaşmaması ve yerleşmemesi için alınan her türlü yasal tedbirdir.
Ülkemizde iç karantinaya yönelik olarak yapılan uygulamaların bazıları aşağıda yer almaktadır :
• Tehlikeli hastalık ve zararlılarla bulaşık bitkilerin ekim ve dikimi yasak edilmekte, gerek görülen yerlerde ekim ve dikimin cins ve çeşidi değiştirilebilmektedir. örneğin Patateslerde Kahverengi Çürüklük (Ralstonia solanacearum) hastalığının herhangi bir patates tarlasında bulunması durumunda bu patatesler imha edilmekte ve o tarlada 3 yıl süreyle patates ekimine izin verilmemektedir.
• Ülkemizde fidanlık kurmak isteyen resmi, özel kişi ya da kuruluşlar yetiştirme yerlerini bitki sağlığı yönünden muayene ettirmek ve yetiştireceği bitki çeşitlerini bildirerek “Bitki Yetiştirme Ruhsatı” almak zorundadır. Bu fidanlıkların belirli vejetasyon dönemlerinde kontrolleri Tarım İl Müdürlüğü tarafından yapılmakta ve muayeneden sonra temiz olan fidanların mühürlenerek satışına izin verilmektedir. Bulaşık bulunması durumunda ise gerekli yasal önlemler alınmaktadır. örneğin elma, armut, kiraz, şeftali, erik gibi yumuşak ve sert çekirdekli meyve ağaçları Kök Kanseri (Agrobacterium tumefaciens) hastalığı yönünden yetiştirme mevsiminde ve söküm zamanında kontrol edilmektedir. Eğer bu hastalık yönünden fidanlar bulaşık bulunursa, bu fidanların satışı yapılmamakta ve imha edilmektedir. Ayrıca bunların yetiştirildiği parselde 5 yıl süreyle fidan üretimi yaptırılmamaktadır.
• İç karantina tedbirlerinden biri de yeni görülen veya ülke içinde bulunup diğer bölgelere yayılma riski bulunan hastalık ve zararlıların yayılmasının önlenmesi için bulaşık bitkilerin çevresindeki sağlam bitkilerin de yok edilebilmesidir.
2. Dış Karantina : İhracat ve ithalat karantinası olarak ikiye ayrılmaktadır:
a. İthalat karantinası: Ülkemizde bulunmayan ya da çok fazla yaygınlık göstermeden sadece belirli bölgelerde bulunan tehlikeli hastalık ve zararlıların bitki ve bitkisel ürünlerle ülkemize girişine engel olmak için alınan ve uygulanan tüm yasal faaliyetlerdir.
Ülkemize girişi yasak olan hastalık ve zararlıların listesi Zirai Karantina Yönetmeliğimizde yer almaktadır. İthalatı yapılan tohum, fide, fidan gibi bitkisel materyal bu listelerde yer alan hastalık ve zararlılar yönünden ülkemize girişte kontrol edilmektedir. Bu kontroller Tarım ve Köyişleri Bakanlığında görevli inspektörler tarafından yapılmakta eğer gerek duyulursa laboratuvar analizine gönderilmektedir. Zirai karantina listesinde yer alan herhangi bir hastalık ve zararlının bulunması durumunda bu bitkiler ya imha edilmekte ya da geri gönderilmektedir. Bu kontrollerin yapılmasıyla çiftçimizin eline temiz tohum geçmekte, hastalık ve zararlıların temiz alanlara bulaşması ve yayılması da engellenmiş olmaktadır.
b. İhracat karantinası : İhracatı yapılacak bitki ve bitkisel ürünlerin alıcı ülkenin karantina koşullarına uygun olarak yapılan tüm kontrolleridir.
İhraç edilen bütün bitki ve bitkisel ürünler karantina kontrolüne tabi tutulmaktadır. Bu kontroller Tarım ve Köyişleri Bakanlığında görevli inspektörler tarafından yapılmaktadır. Kontrol sonucunda alıcı ülkenin karantina şartlarına göre ya “Bitki Sağlık Sertifikası” ya da “İhraç İzin Belgesi” verilmektedir. örneğin ülkemizden ihracatı yapılacak tüm yemeklik patatesler Patates Kahverengi Çürüklük (Ralstonia solanacearum) Hastalığı yönünden kontrol edilmektedir. Bu kontrolde eğer bu hastalığa rastlanmışsa bu patatesler ihraç edilmemektedir.
Facebook'ta Yayınla>