Gelecekte insanlığın en büyük sorununun açlık olacağını tesbit eden bilim adamları, çarenin de adını “Sürdürülebilir Tarım” olarak koymuşlardır. Yaşadığımız yüzyılda, gelişmiş ükelerde tarım ciddi şekilde desteklenmekte, çiftçilerin ekonomik ve sosyal düzeyleri sürekli artırılmaktadır. Ülkemizde de özellikle son yıllarda güzel gelişmeler yaşanmaktadır.
Dünya’da kendine yetebilen, nüfusunun %45’nin tarım sektöründe geçimini sağladığı bir ülkeyiz. Dünyada ise özellikle gelişmiş ülkelerde bu oran %10’ların altına düşmüştür. Bir tarım ülkesi olarak ürettiklerimizde büyük pay sahibi kadın çiftçilerimizin tarımdaki yeri ve eğitim faaliyetlerimizden söz etmek istiyorum.
Ülkemizde tarım ve hayvancılığın pek çok problemi var. İnsan kaynaklarımızın %45’i bu alanda istihdam edilmesine rağmen, üretimde kapasitemizi iyi kullanamadığımız bir gerçektir. Biz aslında kendine yeten değil, dünyaya yeten bir tarım ülkesi olabilecek kapasiteye sahip olduğumuza inanıyorum. Bunu doğru tarımsal planlamalar yaparak, ileri teknolojiler kullanarak başaracağız. Çünkü yoğun bir şekilde çalışmalar ve projelere üreten Bakanlığımızda ileriye dönük temeller bugünden atılmaktadır.
Bugünkü geleneksel yapımız içerisinde üretebildiğimiz her türlü ürünlerde; Çukurova’nın pamuğunda, Ege’nin tütününde, İç Anadolu’nun buğdayında, şeker pancarında, Karadeniz’in fındığında, çayında, Akdeniz’in serasında ve Doğu Anadolu’nun yaylasında en kutsal emek kadınlarımızındır. Yuvayı dişi kuş yapar kültürüne sahip Türk kadını bir yandan evinin işini, aşını yaparken, bir yandan vatana ve millete hayırlı evlat yetiştirme çabasıyla didinirken, bir yandan da tarımsal üretimdeki rolüyle karşımıza çıkar. Tarihi süreçte omuzunda cephane taşırken gördüğümüz vefakar ve cefakar Anadolu kadını; nasır tutan elleriyle, kimi zaman bir sebze bahçesinde, kimi zaman ekin tarlasında, kimi zaman da ahırda hayvanları ile uğraşır, sabahın erken saatlerinden itibaren gece geç saatlere kadar çalışarak üretime katılır. Ne yazık ki, hizmetin her kademesinde gördüğümüz kadınlarımız, pek çok konuda olduğu gibi tarımsal üretimlere ait karar mekanizmalarında hakettiği yeri alamamışlardır.
Bakanlığımızın kadın çiftçilerimiz için yürüttüğü Tarımsal Yayım Projesi ve daha birçok faaliyetlerinin kapsamında ilimizde de kadın çiftçilerimizin bilgi ve becerilerini artırmak, eğitimlerine katkıda bulunmak, tarımsal etkinliklerini artırmak için İl Müdürlüğü olarak ciddi gayretler sarfetmekteyiz. Köy ve kasabalarımızda kadın çiftçi toplantıları düzenleyerek, ev ekonomisi, arıcılık, eğitim kursları açarak seracılık, bağ- bahçe tesisleri ve demonstrasyonlarda, hayvancılık alanında uygulamalı çalışmalara kadınlarımızı dahil ederek, onlara hakettikleri değeri ve önemi veriyoruz. İlimiz dahilinde ve dışında düzenlenen kurs ve seminerlere, tarım fuarlarına, resmi kurum ve kuruluşlara tertiplediğimiz organizasyonlarla kadın çiftçilerimizi de götürerek, onların ufuklarını genişletmeye çalışıyoruz. Bütün bu çalışmalarımızın da semeresini görüyor, kadınlarımızdan büyük destek ve güç alıyoruz. Kurslarımıza ve diğer faaliyetlerimize olan ilgi ve talepleri bizim çalışma şevkimizi artırmaktadır. Bugüne kadar 2000-2001 ve 2002 yılı dahil 80 köy ve kasabada 6 bin 200 kadın çiftçinin yukarıda sözünü ettiğimiz çalışmalarımıza katılımlarını sağladık.
“Bir erkeği eğitirseniz, tek bir kişiyi eğitmiş olursunuz, bir kadını eğitirseniz bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz” mantığına ve kültürüne inanarak kadınlarımızın eğitimini sürdürüyoruz.
İnadına üreten bir Türkiye... Temennisiyle esenlikler dilerim.
Facebook'ta Yayınla>