İstikametimiz Bozkır’ın Üçpınar Kasabası, 3 Aralık günü yollardayız. Kış mevsiminin bütün ihtişamıyla hüküm sürmeye başladığı İç Anadolu’da sisli, puslu ovayı geride bırakıp, Dinek Kasabamızdan itibaren tırmanmaya başladığımız Toros eteklerinde, Sarıoğlan’dan itibaren yazdan kalma günlük güneşlik, pırıl pırıl bir gündeyiz. Dağlarda mevsimin ilk karı bembeyaz örtüsüyle dururken, eteklerde kümecikler halinde erimeye devam ediyor. Yükseldikçe Konya’nın çatısında geziniyoruz hissi veriyor uzaklarda kalan dumanlı ova.
Bozkır’a ulaşıp, İlçe Tarım Müdürlüğünü ziyaret ediyoruz, ikram edilen çaylarımızı yudumlarken dereden, tepeden konularda sohbete koyulduğumuz İlçe Müdürlüğümüzden arkadaşlarımızdan, Üçpınar Belediye Başkanı Ziya Bey’le buluşunca vedalaşıp, ayrıldık...
Seyahatimiz mübarek cuma gününe rastladığından Üçpınar’a varışımızda cuma vakti olmuş, kasabanın iki camisinden biri olan Kurşunlu Cami’de namaz kılmak nasip olduğunda; 17. Yüzyıl eseri olduğunu öğrendiğim bu ibadethane, buram buram tarih kokan bir beldeye geldiğimi anlamama sebep oluyordu. Birbuçuk metreye yaklaşan kalın duvarları, ayakta kalan minaresi ve farklı mimari özellikleriyle halk tarafından günümüze kadar korunabilmiş nadide bir örnek olarak; gelecek nesillere bırakabilecek mükemmel bir yadigar olan Kurşunlu Camii, Üçpınar çalışmamızın ilk konusu olmuştu. Tarihe olan ilgi ve merakı hemen farkedilen Ziya Başkan’ın kasabası ile ilgili anlattıklarına sayfalarımız yetmez. Kurşunlu Cami ile ilgili notlarımda, Üçpınar civarındaki 14 köyün halkının 1960’lı yıllara kadar cuma namazı için kasabaya geldiklerini, halkın gelenleri misafir etmek için yarıştığını, misafir paylaşımında “sen götüreceksin, ben götüreceğim” şeklinde kavgaların olduğunu büyüklerimizin halâ anlattıklarını öğreniyorum. Millet olarak mayamızda var olan misafirperverlikteki bu hassasiyetimizin günümüzde de aynı derecede sımsıcak devam ediyor mu? acaba diye de kendime sormadan edemedim. Mademki camiden başladık Üçpınar’ı anlatmaya, öyleyse kuruluş öyküsüne kadar gidelim dilerseniz.
önce bize her konuda yardımcı olan, gerçekten çok candan konukseverliğinden etkilendiğimiz Belediye Başkanı Sayın Ziya Kuz’dan bahsedip, teşekkür borcumuzu ifade etmeliyim. Sempatik ve enerjik bir insan olan Ziya Başkan hep gülen yüzüyle üzerimizde pozitif bir etki bıraktı. Tanımaktan mutlu olduğumuz Sayın Başkan’ıma, yakın alakası ve konukseverliliği için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kasabanızı sayfamıza taşımak bizim için onurdur.
Üçpınar Kasabası kuruluşu taa 1100’ lü yıllara kadar uzanan bir tarih mirası. Horasan Erenleri’nin “Sinandı” ismiyle kurduğu yerleşim alanı, daha sonra 1700’lü yıllarda, Beyşehir Sancağına bağlı Bozkır Kazası müftü ve kadılarının Sinandı’lı olması ve aynı zamanda burada ikamet etmesi de köyün adının zaman içinde Hocaköyü olarak anılmaya başlamasına vesile olmuş. Osmanlı döneminde şehir düzeyindeki yerleşim birimlerinde en önemli devlet temsilcilerinin kadılar ve müftüler olduğunu biliyoruz. İşte o dönemlerde ve her dönemde çok sayıda dini ilimler tahsil eden şahsiyetler yetiştiren bu beldeye Hocaköyü denilmesi buradan gelmektedir. Medreseler dönemi ünlü müderrislerinden Memiş Efendi namıyla anılan Muhammed Kudsi Bozkıri, Muhammed Bahaüddin Nakşibendi ve Zeynel Abidin Efendi bu beldeyle adı bir anılan ünlü alimlerdir. Üçpınar kökenli ünlülerden söz açılmışken, Konya Mimarlık Mühendislik Akademisi kurucularından olan, su ve sulama konusunda Türkiye’mizin otoriteleri kabul edilen 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, Recai Kutan ve şarık Tara kadar ünlü doktor Mustafa öz hocamız da kariyerli Üçpınarlılar arasındadır. Ülkemizde saat ve gözlük sektöründe söz sahibi ve marka olmuş Kuz Optik’in sahipleri de yine günümüzün tanınmış Üçpınarlıları arasındadırlar. Kuruluşa tekrar dönersek, yine 1700’lü yıllarda Antalya’nın Ruşenbe Kazası Senir yöresinden gelip Hocaköy’ün hemen dibinde yerleşenler de Papuşcu köyünü teşkil ederler. 1955 yılına kadar köy statüsünde yönetilen Hocaköyü ve Papuşcu, mahalle haline getirilip belediye idari yapılanmasına terfi edince 1955 yılında Üçpınar Belediyesi teşekkül ettirilmiştir. Fotoğraf çekerken beldede dolaşırken kasabaya adını veren pınarları da gezdik. Soğucak Köyü yolu üzerindeki Tahtalıpınar’ı, Geysilik (Çamaşırlık) ve Hadim yolu üzerindeki Gengerli Pınar, kasabanın adını alırken esin kaynağı olmuş tarihi pınarlar olup, doğdukları kaynakların hemen yanında halkın eskiden topluca çamaşır yıkadığı yer anlamına gelen Geysilik- Giyesilik kalıntıları halâ mevcut. Bu arada Papuşcu Mahallesine tekrar değinmek gerekirse, el sanatlarında mahir, ticarete oldukça yatkın olan bu insanlar yöreye ilk yerleştiklerinde özellikle deri işlemede çok gelişmişler. Ve buna paralel olarak deriden mamul ürünlerden özellikle aşakkabı imalatında ve tamirinde uzmanlaşmışlar. şimdilerde terkedilmiş olan bu sektörün 20-30 yıl öncesine kadar hemen hemen her evin altında bir imalat atölyesiyle yörede ün salmışlar ve oturdukları yerlerin adı da bu vesileyle Papuşcu olarak anılagelmiştir. İncelemelerimize devam ederken, kasabanın Soğucak yolu üzerindeki dev iki ardıç ağacının yanında durduk. Bu ağaçlardan özellikle 700 yaşında olduğu tescil edilip, korumaya alınmış yaşlı dev Gabardıç (Kabaardıç) tan söz etmeden geçemeyeceğim. Daha önce sözünü ettiğim müftülerin, kadıların Hocaköy’de ikamet etmelerinden söz etmiştik. Bozkır yöresinde suç işleyip de yargılananlardan, şayet idamına karar verilenler olursa, infazının işte bu Gabaardıç’ın dallarına asılarak yerine getirildiğini öğrendiğimizde irkiliyoruz. Acı hatıraları olan bu yaşlı ağacın kimbilir nelere şahit olduğuna dalıp gidiyoruz. Bu kasvetli ortamdan kurtulmaya çalışıp, kasabaya yöneliyoruz. Uzaktan derli toplu, düzgün mimarisiyle dikkat çeken bakımlı Üçpınar evleri, şehir havasını yansıtan sokak ve caddeleriyle, resmi kurumları, atölye ve dükkanlarıyla Üçpınar bir kasabadan daha çok bir şehiri çağrıştırıyor desem yeridir. Tarihe kök salmış çınarlara benzeyen kasabanın 1930’lu yıllara kadar ünlü Bozkır Cuma Pazarı’na ev sahipliği ettiğini de işittik. Kasabanın caddelerinden birine yaşlıların halâ “Pazaryeri” dediğini notlarıma kaydediyorum...
Üçpınar’ın tarihi özellikleri neredeyse sayfamızı doldurdu. Bugünün Üçpınar’ına gelelim biraz da arzu ederseniz.Ziya Başkanıma klasik sorumu yöneltiyorum; “Üçpınar denilince insanların aklına ilk ne gelebilir?”
Sayın Başkanın ifadeleriyle işte günümüz Üçpınar’ı:
“Kasabamız resmi kayıtlara göre 3040, yaz aylarında ise yaylalarımızın hareketlenmesiyle 5-6 bine ulaşan nüfusuyla, Konya’ya 125, Bozkır’a 10 km. mesafede çok güzel ve yaşanacak bir belde. Üçpınar deyince akla ne gelir sorunuza şöyle cevap vereyim. Bugün yörenizde herhangi bir pazara gidin, orada bal satan 5 kişi varsa bunların en az 3’ü Üçpınarlıdır. Arıcılık ve bal ticareti Üçpınar’la bir anılmaktadır. Bu konuyla ilgili bir parantez açıp bir rahatsızlığımızı da dile getirmek istiyorum. Bu yaz birincisini gerçekleştirdiğimiz ve bundan sonra geleneksel hale getireceğimiz bal ve yayla festivaliyle kasabamızı ve insanımızı daha iyi ve geniş kitlelere tanıtma gayretlerimize yüksek katılım ve gösterilen ilgi de gösterdi ki, amacımıza ulaştık kanısındayım. Kasabamızda 40’ın üzerinde ciddi ve profesyonel arıcı mevcut. 60-70 ton bal üretimine ve ticaretine ev sahipliği etmekteyiz. Fakat gel gör ki imajımıza zarar veren, inkar edemem, bizim içimizden olanları da var, ancak bunlarla beraber dışardan olup, bize maledilenlerle beraber bal ticaretini istismar ederek sabote edenler bize çok zarar veriyor. Biz bu sektörün belirleyicisi olmak, bu işten dürüstçe, alınteriyle para kazananların hep arkasında olmak adına ne gerekiyorsa yapacağız. Arıcılıkla ilgili Tarım Bakanlığımızca alınan tedbirler, yeni düzenlemeler için teşekkür ediyoruz. Bu düzenlemelerin en çok bize yararlı olacağına inanıyorum. Yanlış yapanların karşısında olduğumuzu, doğru yolda olanların da yanında olduğumuzu sizin aracılığınızla bir kere daha duyurmak istiyorum. Arıcılıktan başka Üçpınar’da kısmen hayvancılıktan söz edebiliriz. Tufandere, Pabuşçu ve Keklikoluğu yaylalarımızda 1500 baş civarında keçi ve 150-200 baş civarında kültür ırkı süt sığırı varlığımız kasabamız için geçim kaynaklarındandır. Meyvecilikte atak yapmak istiyoruz. Bu amaçla Köy hizmetlerimizce önümüzdeki yıl içinde 630 dekar sahipli yamaç arazilerde sekileme çalışması yapılacak ve analiz sonucuna göre de meyve bahçeleri tesis edilecek. Kârlı olmaması nedeniyle son yıllarda bitkisel üretim yapılmıyor kasabamızda. Son olarak şunu da söyleyip sözlerimi tamamlıyorum. Bozkır İlçemizin ticaret hayatını Üçpınarlılar yönlendirir diyebilirim. Bugün Bozkır’da ticaretle uğraşan her alandaki esnafın %70’i üçpınarlıdır. Bu da gösteriyor ki, her devirde halkımızın geçim kaynağının birinci ayağını ticaret oluşturmaktadır. Bölgemiz ve ülkemiz için hatırı sayılır bir katmadeğer yaratan insanımızla gurur duyuyorum. Kasabamız ve insanlarımızın tanıtımına katkılarınız ve bu güzel hizmetiniz için sizlere de kasabamız adına teşekkür ederim.”
Dostça ve mertçe tavırlarınız ve ifadeleriniz için biz de size ve şahsınızdaki bütün Üçpınar halkına en samimi duygularla selam ve saygılar sunuyoruz.
Facebook'ta Yayınla>