Ülkemizde su ürünleri üretimi 1970’li yıllarda 180 bin ton iken, 1980’li yıllarda 430 bin tona ulaşmış, 2000’li yıllarda ise bu rakam 600 bin tona yaklaşmıştır. Halen üretimimizin %86’ sı avcılık, %14’ü yetiştiricilik yolu ile elde edilmektedir. Denizlerimizden yalnız başına Karadeniz, üretimimizin %73’ünü sağlamaktadır. Deniz balıkları içerisinde hamsi su ürünleri istihsalinin %55’ini teşkil etmektedir.
Kültür balıkıçılığında ise; çipura, levrek ve alabalık yetiştiriciliği önem arzetmekte, alabalık %56, çipura ve levrek %42 üretim oranıyla büyük rol oynamaktadır. Yetiştiricilik işletmelerinin sayıca %50’si Muğla İlimizde bulunmaktadır.
Yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri üretim miktarları 80 bin tona ulaşmıştır. Ülkemiz su ürünleri toplam üretim miktarları itibariyle halen Akdeniz ülkeleri arasında 3. sırada yeralmaktadır.
Su ürünleri ihracatımız her zaman için tarımsal ürün ihracatında önemli bir yer tutmaktadır. Son beş yılda 25 bin ile 35 bin ton arasında su ürünleri ihracatı gerçekleştirilmiştir. 2000 yılı istatistiklerine göre ülkemiz su ürünleri ihracatı 33 bin 500 olup, bundan sağlanan döviz miktarı 87 milyon dolardır.
İhracatımızın %85’i Avrupa Birliği ülkelerine yapılmaktadır. İhracatta taze balığın yanısıra, özellikle ton balığı, karides, kum midyesi, salyangoz ve kurbağa gerçekleştirilmektedir.
Su ürünleri vatandaşımızın hayvansal protein açığını gidermede değerli bir gıda kaynağıdır. Bu potansiyelden en iyi şekilde yararlanmak, özellikle halkımızın sağlıklı ve dengeli beslenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Yeterli ve dengeli beslenmek için proteinin 1/3’ ünün hayvansal protein olması gerekirken, ülkemizde bu oranın çok düşük seviyelerde olduğu bir gerçektir. Bu nedenle hayvansal protein ihtiyacının karşılanmasında su ürünleri büyük rol oynamaktadır. Ayrıca balık, vitamin ve mineral madde açısından çok zengindir. Sağlıklı yaşam için her yaştaki insanımızın rahatlıkla tüketebileceği bir gıda maddesidir.
Tüm bu nedenlerle su ürünleri kaynaklarımızdan en iyi şekilde yararlanmak ve sürdürülebilir üretim yaparak devamlılıklarını sağlamak zorundayız.
Unutulmamalıdır ki, doğal kaynaklar sonsuz değildir. Koruma ve kullanma dengesi mutlaka sağlanmalıdır.
Facebook'ta Yayınla>