Tanınması: Barsaklarda bulunan clostridium perfringens tip D bakterisinin çoğalarak toksin salgılamasından ileri gelen ve ani ölümlere neden olan bir hastalıktır.
Etkeni ve Hastalığın Oluşumu: C1. perfiringens tip D, doğada yaygın olarak rastlanan anaerop bakterilerdir. Toprakta, sularda ve normal hayvanların barsaklarında mevcut olan bir bakteridir.
Belirli bakım ve besleme şartlarında barsak lumeni içinde hızla çoğalır ve yüksek miktarlarda toksin salgılayarak hayvanın ölümüne yolaçar.
Aşağıdaki şartlar, Enterotoksemi hastalığının oluşumunda önemli rol oynar:
* Hayvanların büyüme ve gelişme devresinde bulunmaları,
* Gelişme hızının yüksek ve kondisyonlarının iyi olması,
* Süt emme devresinde, kuzuların aşırı miktarda süt emmesi,
* Hububat ağırlıklı rasyonlarla besleme,
* Kaba yemlerle beslenmekte olan hayvanların, birdenbire yoğun bir şekilde, hububat ağırlıklı kesif yemlerle beslenmeye başlanması,
* Körpe veya dane tutmaya başlamış hububat türünden otlar bakımından çok zengin olan meralarda veya tarlalarda otlatma,
* Kuzularda tenya invazyonları.
Enterotoksemi, esas olarak koyunlara mahsustur. Seyrek olarak sığırlarda, bol sütle beslenen buzağılarda, keçi ve develerde de görülür.
Sürü hayvancılığı için en kritik olan mevsim ilkbahar sonları ve yaz aylarıdır. Her yaş koyunda görülse de, en çok kuzularda ve toklularda rastlanmaktadır.
Hastalık her bölgede görülebilir.
Mortalite (ölüm) oranı %100’ dür.
Belirtileri: Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, iki hafta sonra klinik olaylar görülmeye başlar. Hastalık çoğunlukla çok hızlı bir seyir takip ettiği için, hayvanın ne zaman hastalanıp, öldüğünü çoğu zaman takip etmek mümkün olmaz. Az bir zaman önce sapasağlam olduğu bilinen hayvanın merada veya ağılda ölüsü bulunabilir.
Hastalığın daha hafif seyrettiği olaylarda ise yem yemeyi birden kesme, durgunluk, esneme, yüz kaslarında seğirme gibi belirtiler görülebilir. Bazen hastalık süresi 12-24 saat sürebilir. Hasta hayvan sürünün arkasında kalır, yürürken yalpalar ve ağızdan köpük tarzında salya akıntısı gelir. Dönme hareketleri yapar, solunum durur ve aniden düşerek ölür.
Teşhisi: Bazı hastalıklarla değişik yönlerden birbirine benzese de hayvanın beslenme şekli, bu hastalık hakkında bir ön fikir vermektedir.
Hastalığın kesin teşhisi, laboratuvar muayenesi sonucunda yapılmaktadır. Kadavra çabuk bozulduğundan, otopsi kısa sürede yapılmalı ve laboratuvar yakınsa, böbrekler ve bağırsaklardan iki üç parça uçlarından iple bağlanarak kesilir ve içeriğiyle birlikte alınarak gönderilmelidir.
Tedavi ve Koruma: Hastalık çok hızlı seyrettiğinden, tedavi imkanı yoktur. Ani yem değişikliği yapmak, hayvanların önlerinde daima kaba yem bulundurmak, hasadı yapılmış ekin tarlalarında (anızda) otlatmamak gibi beslenme konusunda önlemler alınabilir.
En garantili yöntem, hastalık mevsiminden 1-1,5 ay önce ilkbahar ve sonbaharda hayvanların aşılanmasıdır. Kuzular ilk yıl iki defa aşılanırsa, sonraki yıllarda tek aşılama yeterli olabilir.
Hayvanların yetiştirilme yönlerine göre çeşitli aşılama proğramları hazırlanabilir. Ülkemizde uygulanan aşılama şekli sütten kesilmiş kuzu, toklu ve koyunlara uygulanan aşılama proğramıdır. Koyun ve keçilere ilk aşılamadan 6 ay sonra yapılacak ikinci bir aşılama, doğacak olan kuzulara kolostral antitoksin sağlaması açısından çok önemlidir.
Facebook'ta Yayınla>