Süt sağımı yapılırken ahır ortamı ve sağım kapları temiz olmalı, sağılan süt de hemen soğutulmalıdır. Çünkü sütün içinde 400 ile 40 bin arasında mikroorganizma var iken, soğutulmazsa bu miktar 5 milyona kadar çıkabilir.
Elle yapılan sağımlar uygun olmayan kaplara sağıldığı için sütün içerisine hem kaplardan hem de ahır havasından çok fazla mikrop girerken, makine ile yapılan sağımlarda ise hiç bir mikrop giremez.
Hayvanlarda görülen en önemli hastalıklar şap, mastitis, verem ve brusella (yavru atma) dır. Mastitis bir meme hastalığı olup memede iltihaplanma şeklinde kendini gösterir. Meme uçlarının ve memenin körelmesine neden olur.
Böyle hastalıklı olan memeden elde edilen süt içinde çok fazla miktarda mikroorganizma bulunur. Buna sebep olan mikroplar sağıcılar veya meralardan bulaşırlar. Hayvan sağımının çabuk yapılmaması da mastitise sebep olabilir.
Hayvanların yemlenme biçimi de sütün bazı niteliklerine etkili olabilir. örneğin sağım yapılan hayvanlar kokulu yemlerle (sarımsak vs.) beslendiğinde bu kokular süte de geçer.
Hayvan beslenmesinde büyük önem arz eden kaba yemlerle artık yemlerin değerlendirilmesine yardımcı olan ve hayvan tarafından sevilerek tüketilen silaj yemleri de sütün niteliklerinde etkili olur. Bu nedenle silaj hayvana sağımdan sonra verilmelidir. Süt içinde bulunan tereyağı nedeniyle koku çekme özelliğine sahiptir. Ayrıca afla toksin oluşan küflenmiş ekmek ve diğer besinlerle beslenen hayvanın sütüne de afla toksin geçer.
Hastalıklı memelerden elde edilen sütlerde de kötü tat ve koku görülmektedir. Buna sebep, sütteki şeker oranının düşmesi, buna karşılık klor miktarının artması, tuzlumsu bir tat hissedilmesine sebep olur. Bu şekilde değişik tat ve aromalar bazen laktasyon sonunda da hissedilir. Sütün doğal kokusu, hayvanın kokulu yemlerden yararlanması nedeniyle bu kokuların sütte hissedilmesine neden olur. Ayrıca sütün elde edildiği ortamdan da süte geçebilir.
Sütteki antibiyotikler, hayvanların tedavisi için kullanılan penisilin, tetrasiklin, basitrasin, streptomosin gibi antibiyotiklerin süte geçmesi ile ortaya çıkar. Bu şekilde antibiyotik içeren sütler, süt teknolojisinde bazı mamullerin yapımı esnasında problem yaratır. örneğin antibiyotik ihtiva eden bir süt ile yoğurt yapılması mümkün değildir.
Sütünden yararlandığımız hayvanların sağlığı ve bitkiler için ahır gibi yerlerde kullanılan aldrin, DDT, dialdrin, lindane, parathion, nikotin, potasyum siyanür gibi haşere ilaçları da zehirli maddeler olup, bu maddelerde süte geçebilir. Bu nedenle çok dikkatli kullanılmalı ve iyi muhafaza edilmelidir.
SÜTÜN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ
Süt, canlının gelişimi, yaşayabilmesi ve verimli olabilmesi için gerekli besin maddelerini büyük oranda bileşiminde bulunduran kusursuz bir besindir.
Yeni doğan yavru, yaşamın ilk dönemlerinde bu besin içerisindeki protein, yağ, şeker, madensel maddeler, vitamin ve enzimlerden yararlanıp, gelişimini normal olarak sürdürmekte, yine sütte bulunan ve ona hayatiyet kazandıran koruyucu ve bağışık maddeleri antikorlarla da sağlığını koruyabilmektedir.
Besin değeri esas alındığı zaman, sütün diğer hayvansal kökenli gıdalara nazaran daha ucuz olduğu anlaşılır.
Sütün ülser tedavisinden kemik erimesini önlemeye kadar birçok yararı vardır. Çocuklar ve yetişkinler için mükemmele yakın gıda niteliğinde olup, yapısında bulunan proteinler yaşam için büyük önem taşıyan amino asitlerin tümünü içerdiğinden yüksek biyolojik değere sahiptir.
A ve D vitaminlerini bol miktarda içeren az sayıdaki besin maddesinden birini oluşturan süt, ayrıca B6, ve B12 vitaminlerini de önemli miktarda bulundurur.
Sütte kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum, demir gibi elementler olup, bir litre süt çocuk ve yetişkinlerin günlük mineral madde ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılayabilir.
Süt yağında hayati önem taşıyan yağ asitleri ile kemiklerin oluşumu ve gelişimine önemli katkı sağlayan kalsiyum ve fosfor tuzlarının bol miktarda bulunması da ayrı bir öneme sahiptir.
Süt, özellikle insan yaşamında çok önemli yeri olan proteinler bakımından da zengin bir besindir. Sütün kalori değeri, hayvan türlerine göre farklılık gösterir. 100 gr. İnek sütünün sağladığı kalori 64, aynı miktar koyun sütünün ise 99 dur.
Süt besleme değerinin yüksekliği yanında beyin ve sinir sisteminin gelişmesini sağlar, sinir sistemini rahatlatır. Bağırsak florasını düzenleyerek bağırsak kanserini önleyici etkisi vardır. Kemik ve diş oluşumunu kolaylaştırıp, korunmasını sağlar. Kalp ritmini düzenler, kan basıncını aşağıya çekerek yüksek tansiyon riskini azaltan süt şekerini (laktoz) ihtiva eden tek gıda maddesidir.
Sütteki laktozun diğer bir görevi; kalsiyum, magnezyum, baryum, fosfor gibi minerallerin emilimini uyarmasıdır. Ayrıca mide, barsak, karaciğer, böbrek ve dolaşım sistemi hastalıklarında uygulanan diyetlerin hazırlanmasında sütten geniş ölçüde yararlanılır. Değişik dönemlere göre alınması gereken süt miktarı şöyledir.
Bebekler: 700 mlt.
Çocuklar: 400 mlt.
Gençler : 350 mlt.
YetiÅŸkinler: 250 mlt.
Yaşlılar : 350 mlt.
İl Tarım Müdürlüğü
Facebook'ta Yayınla>