Son günlerde basın ve yayın organlarının gündemine sık sık getirilen hormonlu yiyecekler sorunu yeni değil, bilinen ve bir o kadar da üzerinde çok da durulmayan bir konu. Ne de olsa alan memnun satan memnun.
Pazarda, manavda, markette yılın her günü, her çeşit meyve ve sebzeyi bulmak istiyorsanız ve alabiliyorsanız, başka çaresi yok hormonlu yiyeceklere razı olacaksınız. Yani hormonlu yaşama alışacaksınız.
Üreticiler, düşük sıcaklık altında ve mevsim normalleri dışında sebze, meyvelerin suni döllenmesini sağlamak, albenisini güzelleştirmek ve mevsiminden önce piyasaya sürmek için hormon kullanırlar, zirai mücadele dışında bu iş yapılırsa tamamen ticari amaç taşır ve maalesef topluma hormonlu yiyecekler sunulur.
Burada iş duyarlı vatandaşlara ve duyarlı tarım çalışanlarına düşüyor. Tarım İl Müdürlüklerimiz düzenli olarak tarım takvimi yayınlarlar. Bu takvimin amacı tarım çalışanlarını doğru yönlendirmek ve işlerin zamanında yapılmasını sağlamaktır. Buna rağmen Uyanık üreticiler hormonlar sayesinde tarım takvimine uygun olmayan yetiştiricilik yapıyor ve çevremiz hormonlu yiyeceklerle doluyor.
Uzmanlar ısrarla uyarıyor... Bu çeşit yiyeceklerin çevre ve insan sağlığına zararlı olduklarını, hormonlu yiyeceklerin kansorejen madde ihtiva ettiğini, Allah korusun kanser dahil her türlü hastalığa davetiye çıkardıklarını söylüyorlar. Yine son yıllarda sarılık, kalp rahatsızlıkları ve kanser vakalarındaki artışlar bu savı destekliyor.
öte yandan şöyle bir çevrenizi gözlemleyin, zamansız yapılan her harekette, olduğundan farklı gözüken her olayda, proğramına uygun yürütülmeyen ekonomide içimize sindiremediğimiz her gelişmede, hep toplum zarar görmektedir. Peki! Biz buna layık mıyız?
Hepimin ortak geleceği olan çevrenin korunması ve türlü çevre kirliliğinin önlenmesi hem devletin, hem de vatandaşların görevidir. Bu görev yasalarla zorunluluk olarak önümüzde durmasının yanısıra toplumsal bir sorumluluk, bir insanlık görevidir de.
Ancak toplum ekonomiye öyle şartlanmış ki, ekolojiyi kimse ciddiye almıyor. Halbuki geleceğimiz ekolojinin korunmasına bağlı. Bu konuyu önceliklerimiz içine almazsak, hormonlu yaşam yavaş yavaş toplumu tüketecek, geleceğimizi bitirecektir.
Gelişmiş ülkeler durumun farkında olduğundan artık ekolojik tarımı destekliyorlar, teşvik ediyorlar. Doğal koşullarda üretilmiş, zamanı gelince piyasaya sürülmüş yiyecekleri alıyorlar. Tabii ki bu tür yiyecekler pahalı olacak, ancak sağlığın fiiyatı olmaz.
Siz siz olun, mevsiminden önce piyasaya çıkarılmış, albenisi güzel meyve ve sebzeleri almayın. Üretici iseniz, ne olur gereksiz hormon kullanıp toplumu zehirlemeyin. Tüketicileri bilinçli bir toplumda hormonlar yaşayamaz yaşamamalıdır.
Hayat güzeldir ve yaşamaya değerdir. Bu güzellikleri kirletecek hormonlu yiyeceklere izin vermeyelim. Hormonsuz, doğal günler dileğiyle kalın sağlıcakla...
Facebook'ta Yayınla>