Değerli Okuyucularımız,
Uzun bir aradan sonra hayvancılık köşemizde yeniden birlikteyiz. Bugün sizlerle Avrupa Birliği Müzakere sürecinde Çiftçi, Yetiştirici bazında, Hayvancılığa yapabileceğimiz katkıları paylaşmak istiyorum.
Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerdeki özellikle başı çeken Almanya, Hollanda, İngiltere, Belçika gibi Ülkelerdeki Hayvancılığı bu güne kadar hep birilerinden dinlemişsinizdir. Muhtemel dinlediklerinizi öncelikli olarak yeniden bir gözden geçirelim. Nedir; ortalama işletme büyüklükleri 100 baş/işletme civarındadır ki bu en büyük özelliklerini oluşturmaktadır. İşletme başı hayvan sayısının yüksek oluşu hayvancılığı ailenin işi haline getirmektedir. Bu sayede Ticari Sektör haline dönüşmektedir. Bu sayı bizim ülkemizin hayvancılıkla uğraşan kesiminin % 80 inde 5 baş/işletme civarında kalmaktadır. Bu orandan ise çıkan mana şudur; hayvancılık ülkemizde sektör olmaya oldukça uzak, aile bazında ya çok ufak gelirler için ya da ailenin ihtiyacını karşılamak noktasında alışkanlık gereği yapılan bir hobi mahiyetindedir. Tabi bu arada hep hayvancılık diye bahsediyoruz ama bundan kastımız yazımız boyunca Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği olacaktır.
Burada benim ve de önemlisi Avrupa birliğinin asıl önemsediği konu şu; Sağlıklı et sağlıklı süt üretebilmek. Üç beş baş sağılır hayvanla günlük 70-80 litre süt üretiyoruz. Süt kalite standartlarını bu üretimle teknoloji uygulayarak sağlama şansımız tabiî ki bulunmamaktadır. Ancak hijyen şartlarını başta ahırımızda uygulayarak ve de hijyen koşullarının alt gereklerinden ve maliyetsiz olan hava, ışık ve suyu yeterince kullanarak belli başarıyı yakalamamız mümkündür. Sütün sağımdan önce ve sonrasında meme dezenfeksiyonlarının yeterli yapılması, süt sağım makinemizin sağımdan sonra düzenli yıkanması, sağım kovalarımızın ve depolama kaplarımızın sağlıklı hale getirilmesi, kendi imkanlarımızla sütün sağımdan sonra kısa sürede 4 derece sıcaklığa düşürülmesi haliyle bizim elimizdedir.
Tabiî ki bazı okurlarımızda Avrupa Birliği uyumunda hayvancılığı anlatan bir yazıda bahsettiğimiz konuları basit bulabilirler. Ancak sahadaki şartlarımız gözden geçirildiğinde işe en basit yerden başlanması gerektiği gayet açık ve ortadadır. Yoksa uygulanacak politikalarla hayvancılığımızın % 80 ini elinde tutan yetiştiricilerimizi kalan % 20 ye dahil etmek kısa vadede olacak şeyler değildir. Ayrıca bu kesimi hayvancılıktan silmek Avrupa Birliğinin istemesiyle Ülkemizin uygulayacağı politikalardan değildir.
Yazıyı uzatarak konunun özünü kaçırmak istemiyorum. Kısaca tekrar özetliyorum. İşletmelerimizi küçük te olsalar çıtı pıtı, tertipli, düzenli ve de önemlisi hijyenik şartlara haiz işletmeler haline dönüştürmeliyiz. Bunun içinde hayvancılığı sektör olarak görmemiz tabiî ki baş şarttır.
Nasıl mı yapacaksınız, tam anlatamadık mı? Kurumumuz her zaman hizmetinizde, buyurun beraber, karşılıklı tartışalım.
Görüşmek üzere bol kazançlar dileğimle...
Facebook'ta Yayınla>