Geçen sayıda ana hatları ile Beyşehir Gölü’müzü bilgilerinize sunmuştuk. Bölgemizin tarımsal üretimine katkısı, su ürünleri istihsali ve turizm yönünden gölün öneminin daha iyi anlaşılmasına hizmet amacı ile, Beyşehir Gölü’nün yöre, bölge ve ülke için ne anlama geldiğini yaptığım araştırmalar ışığında sunmaya çalıştım.
Bu sayımızda da okuyucularımıza geçen sayımızdaki yazımızın devamı niteliğinde ve içerik olarak “Gölün sorunları ve çözüm önerileri” araştırmalarımızı aktaracağız.
Geçtiğimiz günlerde Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan basın açıklamasında ilimizin toplam tarımsal üretimde ülkemizde bir numara olduğunu, ülke ekonomisine 2000 yılı verilerine göre 1 katrilyon 262 trilyon liralık katkı ile Konya’nın gayrisafi milli hasılaya etkisini ortaya koymuştu. İşte üretilen her üründe ve kazanılan her kuruşun içinde Beyşehir Gölü’müzün etkisi ve katkısını hiç birimiz unutmamalıyız. Rakamsal değerlerle, tarımsal üretimdeki gölün payının net olarak ortaya konulması için ayrı bir başlık altında kapsamlı bir araştırma çalışması yapmak gerekir. Fakat Konya Ovası’ndaki sulanabilen arazilerinin su kaynağının çok büyük bir bölümünü Beyşehir Gölü’müz oluşturmakta, bölge iklimine etkisi ile İç Anadolu’nun kısıtlı yağış oranına olumlu katkılar yapmaktadır. Göl’ün sorunları ve çözüm önerileri için araştırmalarımızda; Beyşehir İlçe Tarım Müdürümüz Osman Yıldırım, Tekniker Süleyman Çakıcı, Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Erdoğan, Bey-Su Su Ürünleri İşleme Tesisleri sahibi Muammer Yayla bölgedeki avcılar ve Kontrol Şube Müdürümüz Vasfi Dolak olmak üzere birçok kişi ve kuruluşlardan, yazılan- çizilen kaynaklardan, Anamas yayınlarından faydalandık. Yaptığımız araştırmalar neticesinde tesbit ettiğimiz sorunlar ise gerçekten ürkütücü ve insanı karamsarlığa iten cinsten. Çevre bilinci gelişmiş duyarlı, bilinçli insanlar için gelinen nokta vahim! Sıralarsak; Su seviyesinin düşmesi, otlanma- yosunlanma, göl çanağının dolması sebeplerine eklenen göl kirliliği, aşırı ve bilinçsiz avlanma, kontrol ve denetim hizmetlerindeki yetersizlik ile idare ve yönetimde çok başlılık ve kargaşa gibi ana başlıklardan başka daha birçok tali sorun ve ayrıntılar mevcut. Bu sorunların hepsi, sebep- sonuç ilişkisiyle biri diğerini doğuran zincirleme trafik kazası gibi sorunlar diyebiliriz. Gölü besleyen su kaynaklarının azalması, hatta yok olması ile başlayan süreçte kuraklık, erozyon ve tarım alanlarının sulanması için çekilen su miktarında ölçünün kaçması problemlerin ilk ayağını oluşturmuş, su seviyesinin düşmesi ile göl tabanına ulaşan güneş ışınları otlanmaya, çürüyen otlar kirliliğe ve yosunlanmaya sebep olarak, avcıların göle bıraktığı eskiyen av malzemeleri ve erozyonla taşınan maddeler de birleşerek göl çanağını doldurmaya başlamış. Bu olumsuzluklar göldeki ekosistemi etkileyerek su ürünleri sorunlarını tetiklemiş. Gölde otobur ve etobur balık dengesi otobur balık aleyhine bozulmuş, çoğalma döneminde göl kenarında sığ sulara yumurtasını bırakan balık türlerinin yok olma noktasına gelme sebebi, gölden bu dönemde hızlı ve aşırı sulama suyu çekilmesi ile balık yumurtaları karada açıkta kalmakta ve yok olmaktadır. Buna bir de aşırı avlanma ve yasak dönemlerde kaçak avlanmayı da ekleyince sonuç ortada. Bize hep cömert davranan, hep aldığımız, fakat hiç bir şey vermediğimiz Beyşehir Gölü’müze yaptığımız ihanetin faturasını doğa bir gün çok ağır ödetecek hepimize. Bazı bölgeler kuraklıktan kıvranır, kavrulurken, bazı bölgeleri sular, seller götürüyor. Çünkü altyapısını ve dengesini oynadığımız doğa insanoğlundan intikamını alıyor sanki!..
Sorunları daha detaylandırmak, çeşitli yönleri ile ayrı ayrı değerlendirmek için sayfalarca yazmak gerekir. Göl havzasında direk yada dolaylı olarak 12 bin ailede 60 bin kişinin gölden kısmen yada tamamen nafakasını temin ettiği, Beyşehir’den Çumra’ya, Konya Ovası’na kadar onbinlerce ailede yüzbinlerce insanımızın tarım alanlarını sulayarak hayat veren, yine Isparta bölgesi ile Kıreli sulama alanlarının hayat pınarı olan Gölü’müzün sektörel sorunları varken bir de değerlendirilemeyen turizm yönünden problemleri mevcut. Bütün bu sıraladığımız giderek katmerlenen sorunların çözümü için ise didinen, kafa yoran, fikir üreten kişi ve kurumlar da mevcut elbette.
Konuya duyarlı pekçok kişiler, kurumlar, sivil toplum örgütleri değişik çözüm önerilerini her platformda dile getirmeye çalışarak yetkileri dahilinde uygulamalar da yapmaktadır. Çözüm öneri ve uygulamalarında karşımıza bu defa yetki kargaşası sorunu çıkmaktadır. Göle 2 il, 4 ilçe ile 8-10 Bakanlık ve Bakanlıklara bağlı kurumlar müdahil olmakta, bu durum idari kargaşaya yol açmakta ve koordinasyon sağlama güçleşmektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın il, ilçe ve Genel Müdürlüklerdeki ilgili teşkilatları konuya son derece duyarlı yaklaşımlarla hep çözüm üretme çabasında olmuşlar, planlar- projeler geliştirmiş, birçok raporlar hazırlayıp, yetki sınırları içerisinde uygulamaya koymuşlardır. Geçen yıl ilki gerçekleştirilen Beyşehir İlçemizdeki “Beyşehir Gölü Su ve Su Ürünleri Meselesi” göl, gölet ve barajları olan 18 ilin Kontrol Şubesi teknik elemanları, konu uzmanları ile Bakanlığımız Su Ürünleri Daire Başkanı Kamuran Patrona, Şube Müdürü Yaşar Kayabaşı, Kontrol Şube Müdürümüz Vasfi Dolak ve Beyşehir İlçe Müdürlüğümüzün katılımı ile ilk kez masaya yatırılmıştır. Beyşehir Su Ürünleri Kooperatif yetkililerinden, su ürünleri işleme tesisleri yetkililerinden edindiğim bilgilere göre günlük 2 ton ile 15 ton arası balık avlandığını, diğer su ürünleri de buna dahil edildiğinde büyük bir ekonomik değer, hatırı sayılır bir rant ortaya çıkmaktadır. özellikle ihraç edilen Sudak (levrek) işleyen tesisler, kooperatifler, kantarcılar ve avcılar arası koordinasyonda çok boyutlu sorunlar hep gündem oluşturmaktadır. Balık piyasasındaki istikrarı bozan etkenler, bazan avcının, bazen de su ürünleri işleme tesislerinin aleyhine gelişmelere sebep olduğu, rekabet ölçülerinin bazen bozulduğu görülmektedir. Hem avcıyı, hem işletmeciyi, hem kooperatifi, hem çalışan işçiyi koruyan, kargaşayı önleyecek düzenleme ve yönetmeliklere, yasalara şiddetle ihtiyaç olduğu, birbirine bağlı bu halkaların hiç birinin kopmaması herkesin ortak dileği. Beyşehir İlçe Müdürlüğümüzde klasörler dolusu bilgi ve belgelerden yaptığımız değerlendirme sohbetlerimizden çıkardığımız sonuçlar çok önemli. Altında tekniker Süleyman Çakıcı ile İlçe Müdürü Osman Yıldırım imzalı “Beyşehir Gölü Raporu” çok çarpıcı. Yıllarını bu işlere vermiş bu insanların bilgi birikiminden faydalanılmalı, görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Görüştüğüm, bilgisine başvurduğum herkesin çözüm önerileri hep aynı hedefe kilitlenmektedir. Tedbirler alınsın, uygulansın, göl sağlığına kavuşturulsun, tarım ve su ürünleri üretimi sürdürülebilir olsun. Bu amaçla ortak çözüm önerilerini sıralarsak; teknik bilgi birikimine sahip uzmanlardan kurulu tam yetkili bir göl yönetim birimi oluşturulmalı, gölü besleyen derelerin ve kaynakların ıslahı sağlanarak, erozyonu önleme çalışmaları için bitki deseni ve ağaçlandırmayı artırmalı, böylelikle göl çanağının dolması önlenmeli. Göl su girişi ile su çekimi dengeleri iyi ayarlanmalı, kot seviyesi dengesi bozulmamalı, aşırı avlanma önlenmeli, planlı ve verimli avlanma yapılmalı, avcı sürekli eğitilerek biliçlendirilmeli, göl kontrol hizmetleri ile ilgili hızlı kararlar alan, anında cezai müeyyideleri uygulayabilen özel üniformalı güvenlik birimi oluşturacak yönetmelikler çıkarılmalı, her köy yada yerleşim alanı olan kıyı şerinidne balıkçı barınakları yapılmalı, göldeki teknelerin bakım ve onarımı, yağ- benzin ve motor atıklarını gölden tecrit edecek altyapı kurulmalı ve uyma zorunluluğu getirilmeli, av malzemelerinin eskiyenleri mutlaka gölden uzaklaştırılmalı, avcı malzemelerinin korunması sağlanmalı ve yasak dönemde kurallara uymayanları anında cezalandıracak ve çok caydırıcı yasa ve yönetmelikler geliştirilmeli ve çok kararlı uygulanmalı.
Göldeki balık kapasitesini artıracak tedbirler ve araştırmalar yapılmalı, bir dönem salgın hastalıklarla yok olan kerevit ile azalan yada yok olan balık türleri için araştırma- geliştirme çalışmaları yapılmalıdır.
Beyşehir İlçe Müdürümüzün bir temennisi ile yazımı bitirmek istiyorum. Ülkemizde su ürünleri ile ilgili araştırma enstitüleri ile üretim enstitülerinin ayrı ayrı yerlerde kurulduğunu, Beyşehir Gölü’nün pilot bölge seçilerek, kurulacak araştırma+ üretim enstitüsüne kontrol halkasının da eklenmesinin sonucunda; çevre göl ve göletlerin balıklandırılacağı, avlanma, yaban hayatı, kafes balıkçılığının gelişmesi, su ürünleri stoklarının tesbiti, kirliliği önleme ve kontrol hizmetlerinde verimliliğin artacağı kanaatine tam destekle katılıyor, çalışmalarımıza yardımcı olan herkese teşekkürlerimi sunarken, herkesin Beyşehir Gölü için duyarlı olmasını, uyarılara kulak asılmazsa uzun vadede Beyşehir Gölü’nün bataklığa dönüşmesi korkunç gerçeğinin kaçınılmaz olduğunu her raporda gördüğümü hatırlatır (!), içilebilir kalitede suyu olan bir Beyşehir Gölü’nü tekrar görmek dileklerimizle, sağlıcakla kalın...
Facebook'ta Yayınla>