Phellinus sp., Phaeoacremomum chlamydosporum W.Gams et al.
1. TANIMI VE YAŞAYIŞI
Her iki patojenin de asmalarda meydana getirdiği hastalığa kav, eska (esca), apopleksi, inme, sekte gibi isimler verilmektedir.
S. hirsitum'un üreme organı, konukçunun dalları ve gövdesinde kulak veya midye biçiminde, kenarları az çok dalgalı, eğri büğrü ve derimsi bir yapıdadır. Üst tarafı deve tüyü gibi kıllı bir görünümdedir. Renk. açık sarıdan kahverengine kadar değişir. Sporları renksiz yada hafif sarımsıdır.
Phellinus sp.'nin üreme organı ise konukçunun gövde kabuğundan dışa doğru sert odunumsu çıkıntılar halinde, biraz daha büyükçedir. Enine kesiti üçgen şeklindedir. Griden siyaha kadar değişen renktedir.
Her iki etmen de yara parazitidir. Asmaları yara yerlerinden enfekte eder. Bitki dokusunda enine ve boyuna yayılır.
Miselyum gelişmesi için optimal sıcaklık 20-30°C civarında ve gelişme çok yavaştır. Ayrıca güneş ışığının miselyum gelişmesini daha da yavaşlatıcı etkisi vardır. Fungus asmayı gençken enfekte etmiş olsa bile, miselyum gelişimi yavaş olduğundan belirtiler yıllar sonra ortaya çıkar.
2. BELİRTİLERİ, EKONOMİK öNEMİ VE YAYILIŞI
Hastalık asmanın odun kısmını tahrip eder. Bunun sonucu olarak yeşil aksamda solgunluğa, gelişme geriliğine hatta bitkinin ölümüne yol açar. Hastalığın belirtileri etmenlere bağlı olarak değişir.
S. hirsutum ve Phellinus sp. yaprakta ve odun dokusunda belirti oluşturur. En yaygın belirti yapraklarda görülür. Yapraklar doğal yeşilliğini yitirir ve zamanla sararır. Yaşlı yapraklarda damar aralarında önce klorotik açılmalar dikkati çeker, daha sonra bu lekeler birleşerek nekroze olurlar. Renkleri sanmsı (beyaz çeşitlerde) veya kızıl kahverengiye (renkli çeşitlerde) dönüşür. Bu durumda, damar aralarında nekroze olmuş, kanal biçiminde belirtiler görülür ve damarlar ise yeşil kalır (Şekil 166). Daha genç yapraklar şeffaflaşır, salkım silker, yapraklarla birlik-te kuruyarak dalında asılı kalır. Bazen tane bağlama ile olgunlaşma arasındaki herhangi bir zamanda, tanelerin yüzeyinde koyu mor nokta yada lekeler ortaya çıkar. Bu lekeler tüm salkımda görülebildiği gibi, dağınık olarak da bulunabilir.
Hastalık daha çok yaşlı asmalarda dikkati çeker. Bazen çok sıcak yaz aylarında adeta yıldırım çarpmış gibi yaprakların birden bire solup kuruduğu, genç sürgünlerin bunu izlediği ve asmanın aniden öldüğü görülür. Bu durumlarda, asma gövdesinden obur sürgünler çıkartarak yaşama mücadelesi verir. Hastalıklı asmaların gövde ve kalın dallarının enine kesitinde, merkezin çevresinde açık renkli yumuşak dokulu hastalıklı kısmın, daha koyu renkli sert dokulu bir kuşakla çevrilmiş olduğu görülür. Yıldan yıla asmanın içi kavlaşır, kavlaşma içten dışa doğru olur.
P. chlamydosporum ise ksilem dokusunda siyah-kahverengi renklenme meydana getirir. Hastalıklı doku enine kesildiğinde (lOdak sonra) boncuk şeklinde koyu amber-siyah renkli özsu görülür.
Asmanın tümden ölmesine neden olduğu için ekonomik önemi fazladır.
Hastalık, Ege, Güneydoğu Anadolu, Marmara ve Akdeniz bölgelerindeki bağlarda özellikle yaşlı asmalarda görülmektedir.
3. KONUKÇULARI
Konukçuları arasında asma, kayısı, meşe, zeytin, akasya ve orman ağaçları yer almaktadır.
4. MÜCADELESİ
4.1. Kültürel önlemler
- Hastalık daha çok yaşlı omcalarda görüldüğünden, çok yaşlı, verimden düşmüş hastalıklı omcaları söküp geri kalan artıkları yakılmalıdır. Ancak toprağı birkaç yıl dinlendirdikten sonra yeniden dikim yapılabilir.
- Kavli asmaların bulunduğu bağlarda, hastalığın sağlıklı asmalara bulaşmasını önlenmek için, budama aletleri %10'luk sodyum hipoklorite batınI-malıdır.
- Kav hastalığına yakalanmış asmalardan üretim amaçlı çubuk alınmamalıdır.
- Budama vb. nedenlerle büyük yaraların oluşmasına meydan verilmemeli, oluşmuşsa dezenfektan bir macunla bu yaralar hemen kapatılmalıdır.
4.2. Kimyasal Mücadele
Bu hastalığa karşı etkili bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.
Facebook'ta Yayınla>